Annemin memleketi Ağrı’nın yalnızlığı, sadece dağlarında yankılanan rüzgârla değil, boş kalan köy odalarında çürüyen ağaçtan sütunlar, harabe olmuş mektep binalarında yitip giden çocuk kahkahalarıyla, çobanı kalmamış yaylalarda otlayan sahipsiz keçilerle konuşur bize... Her şeyden önce göç, Ağrı’nın alnına yazılmış makus bir yazı gibi; ne kadar silmeye çalışsa da izi kalan bir bahtsızlık. Annemden dolayı çocukluk yıllarında ara ara ziyaret ettiğimiz ve Ankara'da babamın etrafında birçok Ağrılının olmasından ötürü duygu dünyamızda Ağrı/Agirî/Qarekilis'in hep ayrı ve özel bir yeri olmuştur. Ne de olsa ana diyarı olunca yeryüzünde nerede bir Ağrılı görsem ona dayı derim...
Bir zamanlar Ağrı'nın her köyü kendi içinde bir cumhuriyetti. Mezralar ise ayrı birer lehçenin, ağıdın, oyun havasının küçük kaleleriydi. Annemin memleketi Diyadin'in Mêlo köyünde veya Eleşkirt’in Körpeçayır köyünde dokunan halıların desenini şimdi Google bile tanımıyor. Tutak’ın Hacıyusuf köyündeki düğünlerde oynanan “Girtîgovend”i hatırlayan son kişilerde göçtü. Doğubayazıt’ta imeceyle yapılan tandırlar şimdi yalnızca toprak altında kalmış anılardır. Bu mikro kültürler, sadece folklorik ögeler değil, bin yıllık sosyo-kültürel belleğin fişekleriydi. Göç ile birlikte sadece insanlar değil, sözlü tarih de el salladı bu topraklardan. Ne masallar kaldı ne ninniler ne de kılamlar.
TÜİK verilerine göre, son yirmi yılda Ağrı merkez dâhil olmak üzere il genelinde kır nüfusu neredeyse yarı yarıya azaldı. Sadece 2010 ile 2020 arasında yaklaşık 60 bin kişi Batı illerine göç etti. Patnos’un Armutlu köyü 1990’da 135 hane iken bugün 17 haneye düşmüş. Diyadin’in Taşbasamak köyünde son doğum 2013 yılında olmuş. Köy okulunun kapısında hâlâ “Yaşasın 23 Nisan” yazıyor ama okuyacak çocuk kalmamış. Göç edenler kimdi? Gençler miydi... Üniversite kazanıp dönmeyenler, hayvancılığı terk edip fabrika vardiyasına sığınanlar, İstanbul’da inşaat ustası ve minibüsçü, Ankara’da pazarcı ve esnaf olanlar... Kalanlar kim? Yaşlılar, hatıralar ve her gün sayısı azalan mezar taşları.
İşin ilginç yanı, sadece insanlar değil, kurumlar da göç etti Ağrı’dan. Bir zamanlar köylerde sağlık ocakları vardı; şimdi en yakın sağlık hizmeti 30 kilometre ötede. Merkezdeki bazı devlet daireleri bile ilçeye taşınmaları ile yaşamaya devam ediyor. Atanan öğretmen altı ay sonra “il dışı tayin” ile gidiyor. Kültür merkezleri var ama sadece tabelaları duruyor; içinde ses yok, etkinlik yok, umut yok.
Bazen bu durum trajikomik bile oluyor. 90'larda Doğubayazıt’ta beş farklı sinema salonu vardı. Bugün Netflix aboneliği olan ev sayısı sinema salonlarından fazla. Köylerde düğünler artık Çamlıca’dan gönderilen “düğün paketi” ile yapılıyor: İki kaset, bir zurna, bir CD çalar ve bir de çift yönlü telefon hattı. Bir köy muhtarı şöyle diyor: “Artık camiye ezanı da hoparlörden değil, cep telefonundan açıyoruz. Çünkü müezzin bile göç etti.” Bu hem hüzünlü hem komik; ama en çok da gerçek. İnsansızlaşma ile karşı karşıya kalan bu toprakların bir geleceği de olmayacak.
Peki ne yapılabilir? Geri göç teşvik edilmeli; genç çiftçilere ve küçük üreticilere gerçek ve bilimsel veriler ile destek verilmeli. Ağrı'nın tarım ve hayvancılık potansiyeli geri kazandırılmalı. Kaybolan ağızlar, gelenekler, türküler için dijital arşivler oluşturulmalı; sadece TRT değil, yerel radyolar da konuşmalı. Her köyü değil belki ama her kültürü yaşatacak bir yol vardır. Turizm, el sanatları, ekolojik tarım gibi modellerle yeni bir yaşam inşa edilebilir. Gezici kütüphaneler, küçük tiyatrolar, mobil sinemalar ile kültürel damar yeniden canlandırılabilir. Bu başlıklarda yol almak adına özellikle Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nin daha başat bir özne ruhuyla hareket etmesi gerekir.
Velhasıl, Ağrı’nın göçü sadece nüfus kaybı değil, kimlik kaybıdır. Göçenlerin değil, kalanların yalnızlığıdır. Ve bu yalnızlık öyle sessiz ki, bazen bir bayram sabahı köyde tek bir çocuk kahkahası duyulmaz. İşte o an, o köy artık köy değildir; taş, toprak ve hatıraların mezarlığı olur. Göçü durdurmak değil, kültürü yaşatmak dert olmalı. Çünkü insan gider, ama kültür giderse… bir daha geri gelmez.