Belediyeler, demokrasinin en somut adımıdır. Çünkü halkın doğrudan seçtiği temsilcilerle yönetilir; halkın sesi, soluğu, talebi ilk olarak belediyelere ulaşır. İşte bu yüzden, belediyeler sadece idari birimler değil, aynı zamanda halkla devletin en sıcak temas noktalarıdır. Bu gerçeklik üzerinden baktığımızda, Sayın İbrahim Çeçen’in geçtiğimiz günlerde Ağrı Belediyesi’ne yaptığı ziyaret, sıradan bir nezaket ziyaretinin çok ötesindedir.
Sayın Çeçen, Türkiye’nin sayılı iş insanlarından biri. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin kuruluşundan bugüne gelişmesinde çok büyük pay sahibi. Eğitime sağladığı katkılar, burslar, bilimsel destekler; sadece Ağrı için değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki gençler için umut olmuştur. Ancak bu katkılar uzun süredir daha çok akademik düzeyde kalmış, halkla birebir temas sınırlı olmuştur.
Ta ki bugüne kadar…
İlk kez, halkın doğrudan temsilcisi olan Ağrı Belediyesi’ne bir ziyaret gerçekleştiren Sayın Çeçen, bu hareketiyle yalnızca sembolik bir kapı aralamadı; aynı zamanda “Ben buradayım, halkımla bir aradayım” dedi. Yıllardır üniversiteyi ziyaret eder, akademisyenlerle görüşür, öğrencilerle buluşur ve sessizce ayrılırdı. Ama bu kez doğrudan halka dokunan bir adım attı.
Bu ziyaret; bir iş insanının memleketine duyduğu vefanın, aidiyet duygusunun, halkla daha doğrudan bağ kurma iradesinin göstergesidir. Artık yalnızca üniversitenin değil, belediyenin de, halkın da kapısını çalan bir İbrahim Çeçen var karşımızda. Ve bu dönüşüm çok kıymetli.
Bir Ağrılı olarak, Sayın İbrahim Çeçen’in bu anlamlı adımını yürekten kutluyorum. Onun bu yaklaşımı, hem yerel yöneticilere hem de iş dünyasına önemli bir örneklik teşkil etmektedir. Umarım bu adım, halkla daha yakın ilişkiler kurmanın bir başlangıcı olur.
Çünkü halk, sadece yapılan eserlerle değil, o eserleri yapanların sıcaklığıyla da büyür.
Saygıyla…