Eskiden AK Parti içinden birileri MHP ile ittifaka karşı çıkarlardı.

Gerekçeleri de hazırdı:

“Kürtler bu ittifaktan çok rahatsız.”

Kürtlerin AK Parti yerine PKK’nın partisine yönelmelerini MHP ittifakına bağlardı.

“Kürt sorunu”nın çözümü önünde Bahçeli’nin engel oluşturduğunu söylerlerdi.

Oysa hakikat başkaydı.

Kendi siyasi yanlışlıklarını ve kifayetsizliklerini örtmek için MHP’yi ve Bahçeli’yi gerekçe olarak gösterirlerdi.

Kürtlerin giderek AK Parti’den uzaklaşmalarının sebebi MHP değildi.

Temsil sorunu, tepeden bakma veya yedek güç olarak görme gibi nedenlerle Kürtleri kendilerinden kaçırtanlar günah keçisi olarak MHP’yi göstermeye başlamışlardı.


Oysa Kürtlerin AK Parti’ye tepkileri, hatta AK Parti içindeki Kürtlerin PKK’nın partisine yönelmeleri MHP ittifakından önceki bir olaydır.

7 Haziran 2015 seçimleri bunun trajik bir göstermesiydi.

MHP ile ittifak ise 15 Temmuz 2016’dan sonradır.

Kendi yanlış politikaları ve davranışları yüzünden Kürtleri PKK’nın partisinin kucağına itenler nedense sonraki süreçlerde bu kan kaybını hep MHP/Bahçeli üzerinden açıkladılar.

AK Parti içindeki kapsayıcı ve etkili olmayan “Kürt temsili”, ne yazık ki herkesten daha çok Erdoğan’ın ve AK Parti’nin arkasında durması gereken Kürtleri temsil bahsinde hem yetersiz kaldı hem de Kürtleri AK Parti’de konsolide edecek bir çaba yerine gücendirip kaçırtacak kişisel iktidar hırsına yenik düştü.


Üzülerek belirtmek isterim ki bugün AK Parti içinde topyekûn Kürtleri bu ülkede en büyük Kürt dostu ve lideri olan Erdoğan arkasında hizalandıracak bir tek güçlü ismin akla gelmiyor olması, son süreçte parti içinde etkili ve yetkili konumda olan hiçbir Kürdün ön plana çıkmamış olması, AK Parti için çok büyük bir eksikliktir.

Neyse bu bahsi diğerdir.

Asıl konumuza gelecek olursak, MHP’yi ve bilge lideri Bahçeli’yi hep atılacak adımların önünde engel olarak gören AK Parti içindeki birileri Bahçeli’nin son çıkışlarıyla birlikte tamamen boşluğa düştüler.

Başka bir deyişle, tüm iddiaları boşa düştü.

Şimdilerde duyuyorum ki Bahçeli’den daha fazla milliyetçilik rolüne bürünen birileri, sürecin AK Parti’nin milliyetçi seçmenlerinde ciddi bir kopmaya yol açacağını söyleterek temkinli gitmek gerektiğini salık veriyorlarmış.


Temkinlilikten anladıkları nedir bilmiyorum ama galiba bilge lider Bahçeli’den daha fazla milliyetçiler ve milliyetçi seçmenin hassasiyetlerine Bahçeli’den daha fazla değer veriyorlar!

İlginç!

Bahçeli AK Parti içinde Kürtlerle veya PKK ile ilgili atılacak adımlar konusunda kendisini ve partisini engelleyici görenlerin oyun planlarını bozdu.

Artık bunu diyebilecek noktada değiller.

Dahasını diyeyim: Bilge lider Bahçeli’nin dediklerine katıldıklarını söyleyebilecek cesareti de gösteremiyorlar.

Oysa düne kadar onu diyenlerin en azından Bahçeli’nin dediklerinin arkasında durduklarını yüksek sesle dile getirmeleri, hatta çözüm için daha ötesi somut önerilerde bulunmaları gerekmez miydi?


Hani neredeler?

Niçin çıkıp konuşmazlar?

Reis’in ve parti sözcüsü Ömer Çelik dışında çıkıp konuşan yok.

Bahçeli çıkıp konuşsun.

Şayet kabul görürse ve bir de Reis arka çıkarsa ancak o zaman kısık sesle konuşanlar şimdi kalkıp sürecin milliyetçi seçmenlerde kırılmalar ve kopmalar oluşturacağını söyleyerek AK Parti’ye akıl veriyorlar.

Oysa süreci Reis’in ve Bahçeli’nin çerçevelediği anlayışla anlatmayı becerebilselerdi, milletimizin kahir ekseriyetinin, başta da milliyetçi seçmenlerin herkesten çok nasıl destek verdiklerini görürlerdi.

Bu ülkenin Kürtleri bilge lider Bahçeli’yi çok seviyorlar artık.

Milliyetçi seçmenlerin de Bahçeli’ye güvenleri tam.


Reis’imizin millet nezdindeki karşılığı da ortada.

Kendi içlerindeki marazayı veya süreç karşıtlığını “milliyetçi seçmen bizden kopabilir. Geçmişteki çözüm sürecindeki travma devam ediyor!” lafazanlıklarıyla ortaya koyanlar, en fenası Reis’in bu bahiste dediklerine bile şerh düşme gereği duyanlarla bilesiniz ki süreci ne toplumsallaştırmak mümkün ne de Türkiye Yüzyılı’nı.

***

Cesur adamlara ve cesur adımlara ihtiyaç var.

AK Parti içindeki kimi unsurların süreçten duydukları rahatsızlık aşikâr.

Biliyorum onlar AK Parti’mizi temsil makamında değiller.

Ama geçmişteki makamları veya halihazırda AK Parti içinde siyaset yapıyor olmaları gereksiz yere AK Parti’mizi süreç bahsinde Kürtler nezdinde tartışma konusu yapıyor.


MHP kendi içinde bilge lider Bahçeli’nin söylemleri etrafında bir bütün olarak anlamlı bir duruş sergilerken AK Parti içinden birilerinin, çoğu kez de AK Parti adına televizyon kanallarında arz-ı endam eden birilerinin dipten bir karşıtlık ve güvensizlik aşılayan söylemlerle AK Parti’mizin güvenirliğine ve inandırıcılığına zarar verdiklerini söylemek yanlış olmaz.

AK Parti’yi Reis’in söylemlerine şerh düşerek olur ki Reis’in söylemleri AK Parti’ye zarar verir diyerekten Reis’ten bile çok koruyup kolladıklarına inanan o birilerinin gerekçeleri belli: “Milliyetçi seçmen yanlış anlayabilir ve AK Parti’den kopabilir!”

AK Parti’mizin bu bahiste henüz bir söylem birliği oluşturamaması ve o söylem birliği üzerinden teşkilatlar marifetiyle süreci bütün bir Türkiye’ye anlatamamış olması büyük bir eksiklik.


MHP bu konuda gerekeni yapıyor.

MHP söylem birliği içinde.

Hiçbir MHP’linin bilge liderleri muhterem Devlet Bahçeli’nin söylediklerine ne şerh düştüklerini görebilirsiniz ne de alttan alta Bahçeli’nin dedikleriyle çelişen laflar ettiğine.

İsimlerini vermek istemediğim bazı AK Partililerin ve halihazırda AK Parti içinde siyaset yapanların ve/ya da ekranlarda AK Parti adına konuştukları algısı oluşturanların Reis’in sözlerine kendilerinden nasıl anlamlar yüklediklerine, daha ileri giderek süreci sabote edecek zehirli bir dil kullandıklarına tanık olmak sahiden üzücü.

Bazıları PKK’nın bitecek olmasından düpedüz rahatsız.


Bahçeli PKK’yı fesheden ve silah bıraktıran kararlılığı dolayısıyla Öcalan’a teşekkür ederken AK Parti içinden birileri sabah akşam başka bir dil üzerinden tahrikçilik ve sabotajcılık yapabiliyor.


PKK hangi nedenle kendini feshediyor veya silah bırakıyor olursa olsun bunu olumlu görüp teşvik etmek gerekirken sabah akşam “PKK yenildiği için silah bırakmak zorunda kaldı. Başka çareleri yoktu” gibisinden akla ziyan ve süreci özünde sabote etmeye yönelik laflar etmek soruyorum size hangi akla hizmettir?

Reis ve Bahçeli ısrarla ve önemlilikle “Bu bir yenme ve yenilme meselesi değildir. Barışın kazananı olur kaybedeni olmaz!” derken AK Partili birilerinin “Savaşan iki taraf yok. PKK’yı Devlet’le bir tutamazsınız. Barış kelimesi yanlış!” türünden kerameti kendinden menkul açıklamalarla asıl AK Parti’nin kendisine siyaseten operasyon çektiğini ne zaman anlayacağız?


PKK’nın elindeki silahları gömmek ve terörü sonlandırmak amacıyla yapılan görüşmeleri sanki iktidar veya Cumhur İttifakı PKK ve Öcalan ile aynı zamanda Kürtlerin geleceğini de görüşüyormuş algısı oluşturan açıklamalar yapabiliyorsa soruyorum size bu süreç karşıtlığı ve dahi Cumhur İttifakı’nın siyasasına zarar vermek değil de nedir?

O birilerinin PKK biterse artık ekranlara çıkıp PKK karşıtlığı üzerinden kendilerine sağladıkları ün ve itibarı kaybedecekleri korkusuyla ha bire bu ve benzer açıklamalar yapması, AK Parti aidiyetleri dolayısıyla AK Parti’mize zarar.

PKK’nın varlığından siyaseten nemalananlar PKK’nın bitmesini istemiyorlar.


Çünkü onların varlık nedenleri PKK.

DEM’in içindeki bir kliğin, yönetim katına kadar çıkmış bir kliğin rahatsızlığı ile AK Parti’miz içinde sözünü ettiğim o birilerinin asıl rahatsızlığı bu.

***

Bilge lider Bahçeli hem o birilerinin kendi çözümsüzlüklerine kendisini bahane gösterenlerin oyununu bozdu, hem de herkesin gerçek yüzünü ortaya koydu.