Türkiye’nin siyasi hayatında son günlerde yaşanan gelişmeler, demokrasimizin köklü kurumları için önemli bir dönüm noktasını işaret etmektedir. İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin aldığı karar doğrultusunda CHP İstanbul İl Kongresi iptal edilmiş, mevcut yönetim görevden alınmış ve yerine Gürsel Tekin başkanlığında beş kişilik bir kayyum heyeti atanmıştır. İlk bakışta sert ve şaşırtıcı gibi görünen bu gelişme, özünde siyasetin üzerindeki şaibeli gölgelerin dağıtılmasına ve hukuk yolunun açılmasına hizmet eden tarihi bir adımdır.

CHP İstanbul İl Başkanlığı, 8 Ekim 2023’te yapılan kongrede Özgür Çelik’in seçilmesiyle göreve başlamış, ancak sonrasında “oylamaya hile karıştırıldığı” iddiaları yargıya taşınmıştır. Bu iddialar çerçevesinde Özgür Çelik ve bazı yöneticiler hakkında dava açılmış, mahkeme de kongrenin usulsüz olduğu kanaatine vararak seçim sonuçlarını iptal etmiştir. Mahkeme, partiyi olağanüstü kongreye götürmek üzere Gürsel Tekin, Zeki Şen, Hasan Babacan, Müjdat Gürbüz ve Erkan Narsap’tan oluşan bir geçici yönetim kurulunu görevlendirmiştir.

Bu karar, yalnızca CHP’nin iç işleyişi bakımından değil, tüm siyasi hayatımız açısından kalıcı bir miras niteliği taşımaktadır. Çünkü hukuk, yalnızca taraflar arasında bir düzen kurmaz; aynı zamanda topluma güven aşılar, siyaset kurumunu şaibeden arındırır ve geleceğe daha temiz bir siyasal zemin bırakır. Bugün Özgür Çelik ve ekibinin görevden alınması, yerlerine Gürsel Tekin ve arkadaşlarının kayyum olarak atanması, yarının siyasetinde kim olursa olsun şaibeye yer olmadığını güçlü biçimde ilan etmektedir.

CHP’nin iç tartışmalarına dair bu adım, aslında partilerin ve genel olarak siyasi kurumların, topluma hesap verebilir ve şeffaf bir biçimde işlemek zorunda olduklarını bir kez daha göstermektedir. Mahkemenin aldığı karar, yalnızca CHP için değil, Türkiye’deki tüm siyasi aktörler için bağlayıcı bir ders niteliğindedir: Şaibe ile siyasetin dizayn edilmesine izin verilmeyecek, son sözü her zaman hukuk söyleyecektir.

Türkiye’nin demokratik geleceği, işte bu türden müdahalelerle değil; hukukun üstünlüğünün işletilmesiyle güçlenecektir. Mahkeme kararıyla açılan yeni süreç, siyasetin kendisini yeniden gözden geçirmesine, hesap verebilirlik kültürünün yerleşmesine ve toplumun siyasal aktörlere olan güveninin tazelenmesine katkıda bulunacaktır.

Şaibe ile değil, hukukla nefes alan bir siyaset, Türkiye’nin geleceğine bırakılacak en değerli mirastır. İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı ve Gürsel Tekin’in kayyum olarak görevi üstlenmesi, siyasetin kirlenmesine izin vermeyen, toplumun vicdanında karşılığını bulan ve demokrasimize yeni bir nefes kazandıran güçlü bir örnek olarak tarihe geçecektir.