Zengezur koridorunun “kilit halkası” diye pazarlanan Kars–Iğdır–Aralık–Dilucu demiryolu hattının temeli atıldı. Konuşmalar görkemliydi, rakamlar büyüktü, vaatler coşkuluydu.
Ama bu coğrafyanın ağır sıkleti olan Ağrı, yine afişte yoktu. Bu, talihin cilvesi değil; yıllardır süren temsilde zayıflığın, masaya dosya koyamamanın sonucudur.
İlin en üst mülki amiri olarak Ağrı Valisi Mustafa Koç’a açık bir çağrı:
Bu proje Ağrı için ne ifade ediyor?
OSB’den ana hatta inecek somut bir yük–yolcu bağlantı kolu planınız var mı?
Lojistik merkez, soğuk zincir ve aktarma sahası için yer seçimi, takvim ve bütçe nerede?
Vali, şehrin teknik dosyasını hazırlayıp Ankara’ya götüren kişidir. Tören fotoğrafına girmek yetmez, yatırımın haritasına Ağrı’yı işletmek gerekir.
Ağrı’nın TBMM’deki temsilcileri olan Ruken Kilerci (AK Parti), Sırrı Sakık, Nejla Demir ve Heval Bozdağ’a da soralım:
“Hattın adı var, Ağrı yok.” Bu çelişkiyi gidermek için ortak bir çalışma planı açıkladınız mı?
Ulaştırma Bakanlığı’nın programında ‘Ağrı Bağlantı Kolu’ ve ‘Ağrı Lojistik Kümesi’ başlıkları hangi takvime bağlandı?
Komisyon toplantılarında tutanaklara giren önerge, soru ve takip dosyanız nerede? Seçmen, alkış değil çıktı görmek istiyor.
İçişleri Bakanlığı
Dem Parti
Bu şehir, Kars ve Iğdır’ın toplamından büyük bir nüfusa sahip. Üretim potansiyeli, genç işgücü, doğu–batı aksındaki konumu ile hattın doğal hinterlandı. Buna rağmen isimlendirmede dahi görünmüyorsak ortada ya bir lobi boşluğu ya da “sonradan bakarız” kolaycılığı var.
Oysa demiryolu yatırımları on yılları belirler; ilk günden planlanmayan bağlantı ve merkezler, yıllarca kurulamaz.
Valilik ve milletvekilleri birlikte hareket edip üç adımı eş zamanlı açıklamalı:
Ağrı–Hat Bağlantısı için proje–ihale–inşaat takvimi,
Ağrı Lojistik Kümesi (depo + soğuk hava + aktarma sahası) yer seçimi ve finansmanı,
Aylık ilerlemenin duyurulduğu açık veri panosu.
Bu üçlü, yatırımın “bizden de geçmesini” değil, “bizde de kalmasını” sağlar: istihdam, yan sanayi, yeni hat talepleri.
Siyaset, “törende bulunmak” değil, haritayı değiştirmektir. Bugün adımız geçmiyorsa yarın payımız da eksik kalır. Onun için son sözümüz net: Ağrı yoksa siz de olmayın. Görev, kürsüde cümle kurmakla bitmiyor; dosyayla, takvimle, bütçeyle başlıyor. Şehrin hakkını Ankara’nın masasına koyanları destekleyelim; koyamayanlardan da hesap soralım.