AK Parti eski Milletvekili ve Gazeteci-Yazar Mehmet Metiner, yaptığı paylaşımla “Terörsüz Türkiye” sürecini sabote edecek iki tehlikeli dalgaya dikkat edilmesi konusunda uyarıda bulundu.
Terörsüz Türkiye süreci, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahlat’taki iç cepheyi güçlendirme çağrısıyla başlayan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hem buradan hem de Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgedeki gelişmelerden yola çıkarak TBMM’de 1 Ekim günü DEM Partililerle tokalaşmasıyla devam etmesi 22 Ekim 2024’ü gösterdiğinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı ile ilk adımlar atılmıştı.
Gazeteci-Yazar Mehmet Metiner, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla çeşitli uyarılarda bulundu. İçinde bulunduğumuz bu barış sürecini sabote edecek iki tehlikeli dalga olduğunu belirten Metiner, “Birincisi, PKK kılıklı saldırılar. Özellikle PKK’nın kontrolündeki bölgeden Türkiye’nin askeri kuvvetlerine veya unsurlarına yönelik süreç karşıtı küresel ve bölgesel güçlerin sahadaki unsurlarından gelebilecek saldırılar.
Suriye’nin kuzeyi bu açıdan enfekte edilmeye en müsait bölge. O yüzden bölge sürecin ruhuna uygun olarak kapsayıcı ve çözümcü siyasal akılla kontrol altına alınmalı. Demokratik çözüm kanalları ve sorun çözme yöntemleri Suriye’nin özgül şartlarına ve sürecin ruhuna uygun bir kapsayıcılıkta olmalı.
Kürtlerle beraber herkese kazandıran bir siyasi çözümün inşası acilen sağlanmalı. Kürtlerin Türkiye sayesinde elde edecekleri kazanım, Suriye Kürtleriyle birlikte bölge Kürtlerini Türkiye’nin gücüne dönüştürecek ve arzulanan Türk-Kürt ittifak sisteminin sağlam bir zeminde inşasını beraberinde getirecektir.
Kürtler üzerinden oyun kuran ve bölge Kürtlerini Türkiye’nin karşısına dikmek isteyen malım güçlerin de emelleri kursaklarında kalacaktır. Süreci enfekte edecek bu dalga acilen önlenmezse PKK giysili malum güçlerin sahadaki aparatlarının saldırıları siyasi çözüm arayışını etkisizleştirebilir. Zira toplumdan yükselen karşıt dalga çözüm için elzem olan cesareti kırabilir.
İkincisi, Öcalan’a ve PKK’ya yönelik PKK karşıtı Kürt örgütlerinin milliyetçilik kisvesiyle yaptığı saldırılar. Öcalan’ı devletin ajanı olarak suçlayan ve PKK’yı da Kürtler lehine hiç bir hak elde etmeden silah bırakan hain örgüt olarak suçlayan ve milliyetçi talepler üzerinden hem Öcalan’ı Kürtler nezdinde itibarsızlaştıran hem de Türk milletini milliyetçi talepler üzerinden ajite etmeye çalışan bir dalga geliyor.
PKK’nın bu dalga karşısında sorun yaşadığı ve çözüm uzadıkça daha bir sorun yaşayacağı aşikar. Bu çevrelerin milliyetçilik söylemlerini hem PKK’yı etkisizleştirme veya dönümlendirme hem de süreci Türk toplumu nezdinde enfekte etmeye dönük uğraşılarının tam da fesih ve silah bırakma sürecine denk düşmesi bence tesadüfle izah edilemez.
O yüzden güven arttırıcı somut demokratik adımlar atarak hem silah bırakma hem de yeni Türkiye’nin inşa sürecini başlatmak sürecin selameti açısından olmazsa olmaz öneme sahip.” dedi.