Şu an gündemde olan konuların başında sokaktaki başıboş sahipsiz köpekler konusu.
Gün geçmiyor ki, köpek dehşeti haberiyle sarsılmayalım. Giderek tehlikeli boyutlara ulaşıyor.
Özellikte karanlıkta ve birkaç köpeğin bir arada olduğu ortamda saldırgan oldukları ve dehşet saçtıkları görülüyor.
Dünyanın hiç bir yerinde yerleşim alanlarında bu kadar çok köpeğin başıboş bir şekilde dolaştıklarını göremezsiniz.
Almanya'daki oğlumuzu ziyarete gittiğimizde Almanya, Belçika, Hollanda ve Fransa'yı gezdik bu dört ülkede sokakta başıboş ve sahipsiz dolaşan bir tane köpek görmedik.
Peki bizde neden bu sorun yoğun bir şekilde yaşanıyor?
Esasen bunu irdelememiz lazım. Onun için konunun uzmanı veteriner hekimlerin görüşü önemli.
Son günlerin en önemli tartışma konusu ‘sokak köpekleri’ sorununa çözüm için bazı uzmanların görüşü şöyle: "Sürüleşenler arasındaki agresif köpekler rehabilitasyon süreci işe yaramıyorsa hayatlarını bakımevinde tamamlamalı. Köpek sahiplenmenin kuralları olmalı. Kimliklendirilmemiş hayvan kalmamalı. Hayvan sahiplendirme özendirilmeli. Özel işletmeler ve kamu kurumları hayvan sahiplenmeli..."
Çeteleşen ve saldırganlaşan köpekler için nasıl bir çözüm bulunabilir, evcil dostlarını sokağa bırakanlara nasıl önlemler alınmalı, her bölge için aynı çalışma mı yapılmalı?
*Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Melike Baysal'ın görüşü de şu şekilde:
Bizim tüm sorunumuz sokaktaki sahipsiz hayvanların sayısındaki artış. Popülasyonu artan hayvanlar sürüleşirler. Ancak suç sürüleşen hayvanlarda değil; bu hayvanların üremelerinin engellenmemesinde.
Tüm ülkede, aynı anda üremenin engellenmesine yönelik çalışma yani kısırlaştırma yapılmalı. Aynı zamanda çok güçlü ve baskın karakterli köpekler de alınıp kısırlaştırılmalı ve bir süre rehabilitasyonları sağlanmalı. Bunlar içinde agresif köpekler varsa, gerekirse hayatlarını bakımevinde tamamlamalılar. Zaten bu hayvanların sayısı çok az.
Doğrusu, Melike Hanım'ın bu görüşüne kısmen katılmakla birlikte özellikle agresifleşen hayvanların sayısının azlığı fikrine katılmıyorum. Zira, çeteleştikleri anda hepsi birden saldırganlaşıyorlar ve tehlike arz ediyorlar
Bu mesele, hayvan sevgisini insan sevgisinden üstün tutan bir avuç hayvan hakları savunucularına ve yal tacirlerine kurban edilmeyecek kadar önemlidir. Mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır.
Dolayısıyla, giderek tehlike arz eden sahipsiz köpekler ile ilgili hükûmetin başlattığı çalışma gecikmiş de olsa behemehal hayata geçirilmeli ve desteklenmelidir.
Her gün yeni bir saldırgan köpek vakasıyla karşı karşıyayız. Gün geçmiyor ki savunmasız çocuk ve kadınlara saldırmış köpek vakalarıyla karşılaşmayalım.
Hayvan hakları savunucularının köpeklere gösterdikleri ilgiyi, alakayı, şefkat ve merhameti, köpekler tarafından bedenleri parçalanmış savunmasız çocuklara karşı göstermemeleri kabul edilemez.
Keza, sosyal medyada köpek güzellemesi yapanlar Filistin'de İsrail tarafından soykırıma maruz bırakılan 35.000 Gazze'li için tek söz söylememeleri ne kadar hümanist olduklarının göstergesidir.
Köpekler için gösterdikleri hassasiyeti hunharca katledilen çoğu çocuk ve kadına göstermemeleri manidardır.
Evet,
Elbette ki hiç bir canlının itlaf edilmesi düşünülemez. Bu insani olmadığı gibi İslami de değil. Lakin göz göre göre çocukların köpek sürülerince parçalanmasına gönül razı değil.
Dolayısıyla, hükûmetin çözüme ilişkin çalışma ve çabayı destekliyor bir an evvel körpe yavrularımızın köpek teröründen kurtarılmasını ivedilikle bekliyoruz.