Suriye’deki çözüm için en başından beri dile getirdiğimiz öneri şuydu:

-Herkesin temsiline açık güçlü demokratik bir merkez. Tek devlet.

-Tek Ordu.

-Yerel toplulukların etnik temelde olmayan kendi kendini yönetme modeli.

Yerel yönetim talebi bölücü bir talep değildir.

Tersine ayrışmış ve bölünmüş Suriye’yi tek devlet çatısı altında bir kılma modelidir.

Adına federasyon ve özerklik denilmeden, etnikçilikten uzak demokratik ve gönüllü entegrasyonu sağlayacak yerel yönetim modeli pekala bulunabilir.

Süreç buraya doğru gidiyor.

Adem-i merkeziyetçilik merkezi etkisizleştirmez, tersine yerel toplulukların gönüllü rızası ve katılımı temelinde çok daha etkin kılar.

Suriye devleti Arapçılık ekseninde inşa edilmez, herkesin kendini farklılığıyla özgürce ifade edebildiği toplumsal rıza ve gönüllülük temeline oturan bir merkeze sahip olursa, yerel toplulukların idari temelde kendilerini yönetmeleri çok daha güçlü bir Suriye’yi beraberinde getirir.

Esad deneyiminden herkesin ders çıkarması gerekir.

Suriye’nin birliği kaba kuvvetle değil toplumsal rıza ve gönüllülük temelinde inşa edilirse sarsılmaz ve kopmaz hale gelir.

Bunun için gerekli olan güven ikliminin oluşturulması şart.

Bunun yapılacağına dair inancı pekiştirecek yeni bir anayasa ilanı elzem.

Son düzlüğüne getirdiğimiz süreci, Suriye’deki düğümü bu anlayış temelinde çözerek taçlandırma fırsatı önümüzde duruyor.

Suriye sahasında sürecimizi bozmak isteyenlerin oyun planını bozmak bizim elimizde.

Gördüğüm o ki iktidarımızın ve ittifakımızın siyasi aklı kararını vermiş bulunuyor.

Şahsen SDG’nin de Öcalan’ın olmasını istediği bu çözüm modeline karşı çıkacağına inanmıyorum.

Toplumsal rızayı ve gönüllü birliği önemsemeyen merkeziyetçi bir devlet tasarımı ne kadar Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği için doğru değilse, etnisite temelli yerel yönetim tasarımı da yanlıştır.

Yerel yönetimler asayiş gücü olan, imar, bayındırlık, sağlık, eğitim vb hizmet alanlarında yetkileri olan idari birimler olarak tanzim edildiğinde Suriye bölünmüş olmaz, tersine herkese ait güçlü bir demokratik merkeze sahip olduğu için birliktelik çok daha sağlam bir zeminde devam eder.

Herkese kazandıracak adil ve onurlu barışın beraberinde getireceği gönüllü demokratik bir entegrasyon sürecinin bu son aşamasında hem sürece yönelik sabotaj girişimlerine karşı güçlü ve kararlı bir direnç sergilemek, hem de sorunun kökten çözümü için gerekli olan cesareti kuşanmak olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.

Hâlâ savaş ve çatışma önerenler var.

“Gövde üstünde baş bırakmayalım!” diyenler var.

Sayıları az bile olsa devletimize bu aklı çözüm olarak salık verenler var.

Oysa biliniyor ki savaş ve çatışma herkese kaybettirir.

Mehmet Metiner: “Ödleri kopuyor barıştan”
Mehmet Metiner: “Ödleri kopuyor barıştan”
İçeriği Görüntüle

Barışla herkes kazanır.