DOLAR 32,4162 -0.07%
EURO 34,8387 0.26%
ALTIN 2.430,98-0,30
BITCOIN 2018968-2,86%
Ağrı
18°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İnşaat Mühendisi Cahit Kılıç’ın Kaleminden… Geri Mi Kalmışız Yoksa Geri Mi Bırakılmışız

İnşaat Mühendisi Cahit Kılıç’ın Kaleminden… Geri Mi Kalmışız Yoksa Geri Mi Bırakılmışız

ABONE OL
20:38 | 03 Ekim 2023 20:38
İnşaat Mühendisi Cahit Kılıç’ın Kaleminden… Geri Mi Kalmışız Yoksa Geri Mi Bırakılmışız
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Şehir imar planları olduğu gibi ülke imar planları da olsaydı, yatırımlar o plana göre ülkenin her tarafına eşit şekilde dağıtılsaydı metropol varoşları olmazdı.

Sanayileşme ülkenin bazı bölgelerine kaydırılmaz, diğer bölgeler topal bırakılıp aralarında uçurumlar oluşmazdı. İnsanlar pılını pırtını alıp ekmekleri için başka memleketlere göç etmek zorunda kalmazdı.

Öte yandan daha işin en başında yanlış yapılmayıp belediyeler siyasete bulaştırılmasaydı ya da imar işi belediyelerin eline verilmeseydi; çarpık şehirleşme, imara aykırı başıbozukluklar ile arsa mafyacılığı ve gecekondulaşmalar yaşanmazdı. Otopark sorunu bu radde kangrene dönmez ve hepsinden önemlisi de depreme dayanıksız bu kadar bina üretilmezdi.

Ağrı’nın kaderini de ülkemizin kaderine benzetiyor ve diyorum ki Ağrı’nın bazı kurumları bölge olarak Erzurum’a bağlı olmasaydı, bölge müdürlüklerinin koordinasyonundaki yatırım ve hizmetlerden yıllar yılı mahrum bırakılmazdık. Hastalarımızı Erzurum sokaklarında bir zamanlar doktor doktor sırtımızda taşımazdık. Yaşı 50’nin üzerinde olanlar iyi bilirler.

Murat nehri başta olmak üzere onca deremiz boşa akmazdı. Bölge müdürlüklerinin onayına tabi hibe, teşvik ve kredilerden o denli ret cevaplar almazdık. Askeriyesinden eğitim sektörü ve sağlığına, bölge bayilikleri ile distribütörlüklerine kadar her konuda Erzurum’un ilçesiymişiz gibi muamele görmezdik.

Elâzığ’da okurken yaşlı bir amca nereli olduğumu sordu. Ağrılıyım dediğimde, Allah size kabul etmesin üniversitemizin tüm işlemlerini bitirmiştik dönemin Milli Eğitim Bakanı Ağrı Milletvekili Celal Yardımcı, hakkımızı Erzurum’a verdi. Anladım ki Erzurum’u şaha kaldıran üniversiteyi de Ağrılılar kazandırmış Erzurum’a. Bari o zaman Ziraat fakültesini Ağrı’ya yaptırsalardı. Yirmi yıl sonra zar zor 50 kontenjanlık öğrenci kapasiteli bir Eğitim Enstitüsü açmışlardı.

Örneğin; Erzurum Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluğunda 2000 km yol ağı varsa ve bunun yaklaşık 500 km’si Ağrı’nın mıntıkasındaysa, sizce de Ağrı’nın bu bölge müdürlüğündeki payının 1/4 olması gerekmiyor mu? Bu bölge müdürlüğünde takriben 2000 personel varsa ve bunların yaklaşık 500’ü Ağrı Şubede istihdam edilmemişse problem var mı yok mu? Üstelik bu 2000 personelin yüzde 90’ına yakını Erzurumlu olup, Ağrılı sayısı yüzde 5 bile değilse. Eğer 800 adet araç-gereci varsa ve bunun en az 200’ü Ağrı Şubesinde yoksa problem mi değil mi?

Aynı şekilde DSİ konusunda da 1/4’tür ve eğer DSİ Erzurum 8.Bölgede 800 personel varsa ve bunların 200 tanesi Ağrı Şubesinde çalışmıyorsa ya da 200 aracın 50’si Ağrı’da değilse yahut 80’e yakın baraj, gölet ve sulama tesisi yapılmış olup bunların da en fazla bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olanı Ağrı bölgesinde ise sizce problem var mı yok mu? Yapılmama sebebi ne? Suyu mu az ovası mı eksik?

Telekom, İller bankası ve eski YSE, Köy Hizmetleri, Tedaş vb. kurumlarla örnekleri çoğaltmak mümkün. Ağrı için gelen ödenek, istihdam, proje her ne varsa Erzurum’un keseriyle yontulmadan yerine ulaşmaz.

Bölge müdürlüklerince yapılmış yatırımların çoğu ya eleman eksikliği veya ödenek yetersizliğinden dolayı bakımsızlıktan atıl duruma sokulmuş ya da Erzurum’da yapıldıktan yıllar sonra Ağrı’da yapılmış.

Bölge müdürlüklerinin profesyonelce yaptıkları bazı haksız uygulamalara gelecek olursak; banka şubesi açılır ancak işe yarar kredi vb. limit izinleri verilmez. Rağbet görmez ve güya haklı olarak kurdun kuzuyu yemesi için uydurduğu bahane gibi şube kapatılır. İkinci bir örnek; Patnos’ta DSİ binaları vardı. Evvela Genel Müdürlükten gelmiş olan projedeki binaların yarısı bölge müdürlüğünce iptal edilip yaptırılmadı. Patnos barajı ve kanallarının faaliyeti için su tevzi teknisyenleri alınmalıydı ve ilkbaharların teresubat sularından dolayı tahrip olan kanal kısımları zaman zaman onarılmalıydı yapılmıyordu, yapılmayınca da projeyi zamanla akamete uğratıp bilinçli olarak atıl duruma sokarak hedefine ulaştırmadılar ve haliyle işletme binaları bekçi kulübesi olarak kullandırıldı. Akabinde herkesi razı ederekten TEDAŞ’a devredildi. Pek tabii 100 milyon dolarlık yatırım da heba edildi.

Bu haksızlıkları, ölümü gösterip sıtmaya razı etme misali tereyağından kıl çeker gibi ustaca hepimizin basiretini bağlayıp yapmaktalar. Örnekleri çoktur.

Ticaretimiz de Erzurum’un inisiyatifindedir. Çünkü birçok bankamız bölge olarak onlara bağlı olduğu için kredi, referans, teminat vb. ticari limitlerimiz, Erzurum Bölge müdürlüklerince belirlenmektedir. Acaba siyasilerimiz bu konulara ne kadar vakıflar? O mücadelenin de her babayiğidin harcı olmadığını ve perdenin arkasında Erzurum’un bürokrasisiyle siyasilerinin olduğunu veya olacağını da biliyoruz.

Onun için hem iyi bir bilgi ve birikime sahip olmak hem birlikte mücadele etmek ve hem de Ağrı’nın Erzurum’un bir ilçesi gibi görülmesinden dolayı da burnun direklerinde azıcık sızlanma hissedilmeli.

Özetle işin çözüm yolu; liyakat, xiret, desthevgırtın.

Erzurum’daki her bölge müdürlüğünde Ağrı’nın en az 1/4 hakkı var ancak gelen ödenek ve istihdamın bırakın 1/4’ünün, 1/10’unun bile Ağrı’ya verildiğini iddia edenler varsa istedikleri yerde ve platformda her zaman kendilerine belgelerle ispata hazırım…!!

Netice itibariyle Erzurum veya Erzurumlularla bir problemimiz yok. Problemimiz, ilimizi Erzurum’un gölgesinden kurtarmak için herhangi bir çabası ve çalışması bulunmayan duyarsız siyasilerimizledir. Bütün bu gelişmelerden sonra şimdi soruyorum. Acaba geri mi kalmışız yoksa geri mi bırakılmışız?” sözlerine yer verdi.

 

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.