DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2152315-0,14%
Ağrı
12°

HAFİF YAĞMUR

02:00

YATSI'YA KALAN SÜRE

Zeki Canşi’nin Kaleminden… AK Parti nerede hatalar yaptı?

Zeki Canşi’nin Kaleminden… AK Parti nerede hatalar yaptı?

ABONE OL
14:38 | 07 Mayıs 2024 14:38
Zeki Canşi’nin Kaleminden… AK Parti nerede hatalar yaptı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Siyasi analiz yapmanın faydası var mı; yok mu, yazacaklarımın tesiri olur mu olmaz mı; dikkate alınır mı, alınmaz mı? İnanın bilmiyorum.

Lakin yüreğim sızladığı için, bin bir zahmetle elde edilen milletin kazanımlarının tedricen heba olmasına gönlüm razı olmadığı için çok acıtsa da bu sefer çuvaldızı kendimize batırmak için belki de son kez yazacağım ve “eleştirel akla” çağrıda bulunmakla beraber, ziyadesiyle “özeleştirel akla” çağrıda bulunacağım.

Ne de olsa, mahallenin delisiyim ya.

Evet AK Parti nerede hata yaptı?

Konumuz bu:

AK Parti, Partili cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte kendini % 51’e mahkum etmekle bazı marjinal partilere mecbur kaldı. Böylelikle süreç içerisinde kuruluş felsefesinden ödün verme durumuna düştü.

Bu da, adaleti ayırımsız her kes için işlevsel hale getirme beklentisi içerisinde olan makul çoğunluğu hayal kırıklığına uğrattı.

Bu sistem, bana göre AK Partiye ve Sayın cumhurbaşkanına yaramadığı gibi, Türkiye’ye de artı bir kazanım sağlayamadı.

En önemlisi de, 2017’nin sonlarında seçimlere yaklaşık bir yıl gibi kısa bir süre varken, hangi akla hizmet olmuş ise, başta İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Merhum Kadir TOPBAŞ ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih GÖKÇEK’i ve bazı önemli illerin başkanlarını azil edip yerine kayyum ataması AK Parti’yi yerelde de giderek bir tükenişe doğru savurduğunu hep birlikte görüyoruz.

AK Parti’nin kalesi sayılabilecek İstanbul ve Ankara bu anlamsız el çektirmeden sonra bir türlü toparlanamadı ve irtifa kaybetmeye devam ediyor.

“Efendim azil yok, kayyum yok. Kendileri istifa ettiler. Yerine meclis üyelerinden biri başkan oldu” denilebilir. Bunun inandırıcılığının olmadığını herkes gayet iyi biliyor.

Dikkat ettiyseniz, kendi ayağına kurşun sıkma mesabesindeki bu saçma kayyum hadisesi başta bu iller olmak üzere, domino etkisiyle diğer illere de sıçradı ve bir daha dikiş tutmadı.

Bu uygulamayı hangi akl-ı evvellerin Sayın Cumhurbaşkanının aklına sokmuşsa, bu siyasilerin mercek altına alınmaları gerektiği kanaatini taşıyorum. Bunun iye niyetle yapmadıklarına dair ciddi şüphelerim var.

O, Kadir TOPBAŞ ve Melih GÖKÇEK ki, kendi illerinde % 50’nin üstünde bir desteğe sahip olduklarını, her birinin kırk gün gibi kısa bir sürede birer “battı-çıktı” yapıp bitirdiklerini ve halkın hizmetine sunduklarını herkes biliyor.

Yani halkın kendilerinden bir şikayeti yoktu, bilakis halkın memnuniyeti çıplak gözle görülüyordu.

Yönetimin bildiği, bizim bilmediğimiz bazı bağlantı kusur ve yanlışları olmuşsa, kendilerini durumlarına göre ya Yüce Divan’a sevk edilmeleri, ya da dikkatleri çekilip bir yıl sonra yapılacak olan seçime aday gösterilmemeleri daha akıllıca olmaz mıydı? Bu süreç, seçime kadar idare edip yaralamadan ve yara almadan usulet ve suhuletle halledilebilirdi.

Böylesi stratejik bir uygulama AK Parti’yi kahraman yapmaz mıydı ve AK Parti’ye olan güven artmaz mıydı?

Bana göre, her iki halde de halkın nezdinde Ak Parti kahraman olarak tarihe geçerdi. Tıpkı rahmetli ÖZAL’ın bakanı İsmail ÖZDAĞLAR’ı Yüce Divana sevk edip mahkum ettirmesi gibi.

Aynı şekilde HDP’nin seçim kazandığı belediyelere kayyum atama hadisesi de, giderek HDP’yi daha da güçlendirdi. Böylelikle hem partilerini ve hem de o partiye oy verenleri mağdur durumuna soktu.

Nitekim, 31 Mart 2024 seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’da DEM’in üstünlüğü göze çarpıyor. Bu kaçıncı kayyum uygulaması? Bu uygulamanın da gözden geçirilmesi kanaatindeyim.

Peki sonuç?

Her iki kayyum atama sistemi en çok da muhalif kesimi AK Parti’ye karşı azmanlaştırmaktan başka bir işe yaramadı.

Bir diğer önemli husus da,

Rahmetli ÖZAL’ın dört eğilimi birleştiren politikası çok işe yaradığı gibi, AK Parti’nin de kuruluşta buna benzer bir uygulamaya sahip çıkması en karşıt gurupları bile bir potada birleştirip AK Parti’ye sempati ile bakmalarını sağlamıştı.

İlk zamanlarda AK Partili olanlarla, muhalif partilerde olanlar vardı. Süreç içerisinde keskin tarafgirlikle beraber düşmanca bir karşıt blok oluşmaya başladı. Bu düşmanca blok, tedricen büyüyor ve bu da AK Parti’nin giderek siyasi temerrüte doğru evrilmesine zemin hazırlıyor.

Bir başka önemli husus, AK Parti’nin kuruluş felsefesi olan muhafazakâr demokrat kimliğin mimarları sayılabilecek akil insanların bilerek ya da bilmeyerek süreç içerinde partiden tasfiye edilmeleridir.

Bu sinsi proje, marjinal gurupların bir projesi olma ihtimali kuvvetle muhtemel.

 

Keza, Karun’a rahmet okutacak servete sahip kimi siyasi aktörleri aday göstermemeli ve icranın başına aday olarak getirmemeliydi. Zira, böylesi bir tercihin faturası domino etkisiyle tüm Türkiye’ye yayıldı ve negatif bir etki yarattı.

Bir şey daha var ki, durduk yere memura seyyanen 8000 TL zam verip emeklileri devre dışı bırakması emeklileri ayaklandırdı ve emeklilerin karşı safa geçmesine sebebiyet verdi.

5000 TL memura, 3000 TL de emekliye verseydi, her iki kesim de memnun olurdu oy seviyesi bu derece düşmezdi. Bu uygulama neticesinde memurlar oy vermedi, emekliler de sandığa gitmedi.

Tüm bu söylediklerime ve olumsuzluklara rağmen, özellikle 31 Mart 2024 seçimlerinde sandığa gitmeyen seçmenler özelinde bir değerlendirme yapacak olursak ki bu da önemli, sandığa giymeyen yaklaşık % 20 civarındaki seçmenin en az % 80’i Ak Partili seçmen olup, gönlü başka bir partiye oy vermeye razı olmayan seçmenlerdir.

Ak Parti 31 Mart 2024 seçimlerinde % 35.49 gibi önemli bir oy alması ve sadece % 2 gibi az bir rakamla CHP’nin gerisinde seçimi bitirmesi, halkın halâ Ak Parti’den ciddi bir beklenti içerisinde olduğunu gösteriyor.

Yani sandığa gitmeyen seçmenin % 80’i Ak Parti seçmeni ise ki minimum bu böyle, o da % 16’ya tekabül ediyor. Onu da ilave ettiğimizde, Ak Parti yine % 51.5 civarında oy alırdı. Bir de buna alternatif partilere giden ödünç oyları ilave ettiğimizde, Ak Parti’nin % 60’lara dayanacağını görmek mümkün olurdu.

Ezcümle, halkımız iddia edildiği gibi ANAP’ın son demlerine biçtiği rolü Ak Parti’ye biçmemiş.

Aksine tokat vurmakla kendisine gelmesi için bir uyarı ve fırsat vermiştir. Ümidini kaybetmemiş,

Ak Parti’nin ders çıkarıp özüne dönmesini, başta ekonomi ve hayat pahalılığı olmak üzere çok yönlü restorasyona behemehal başlamasını istemiştir.

Seçmen, böylelikle “bir musibet bin nasihatten evladır” sözünü tahkim kılmıştır.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.