Savaş çığırtkanlığı bir Müslümana yakışmaz.
Müslüman barıştan yana olur.
Herkesin hakkının teslim edildiği ve hiç kimsenin hakkının zayi olmayacağı bir barıştan yana olur.
Adil bir barışın tesisi için çaba sarfetmek Müslümanın temel şiarıdır.
Çünkü adalet, dinin temelidir.
Çünkü barış, adalet üzre olduğunda kalıcı bir huzur sağlar.
Onca kan döküldü.
Hepsi de Müslüman kanı…
Bu topraklar kana doydu gayrı.
Yeter artık!
Dilimiz barışı terennüm etmeli, savaşı değil!
Müslüman kişi akacak kandan memnuniyet duymaz asla!
Kanın yeniden akmaması için en azından dua eder, temennide bulunur.
Kim ki barış masasını devirirse onun boynu devrilsin diyelim hep beraber.
Kim ki dilini savaş kışkırtıcılığı için kullanıyorsa dili lâl olsun diyelim.
Cumhurbaşkanımız boşuna mı deyip duruyor,
“Savaşın kazananı olmaz!” diye?
MHP Lideri Bahçeli ne güzel der durur:
“Barışla herkes kazanır.”
Bu sözlerden hepimiz/herkes ders almalı.
Suçlamak çok kolaydır.
Bu zararlı kolaycılıktan vazgeçmeliyiz.
Yangına körükle gitmemek lazım.
Sabrı kuşanma vaktidir.
Barışta ısrar, süreç bozguncularının oyununu bozmak için en doğru yoldur.
Bir türbülans yaşandığında veya çözümün önünde bir sorun belirdiğinde hemeninde çözüm olarak silahı aklına getirenler bilesiniz ki hayra değil şerre sebebiyet verirler, fitneyi derinleştirirler.
Dillerini silahtan bin beter kullanan bozgunculardan olmamalıyız.
Sürecin son evresi, en kritik evredir.
Daha fazla sabır ve sağduyu isteyen bir evredir.
Asıl şimdi sabrı derin bir zırh gibi kuşanmak gerek.
Çözümü diyalog ve müzakere ile sağlamayı önceleyen siyasal aklı hep devrede tutmak gerek.
Gün öfkeyle kalkıp zararla oturma günü değildir.
Gün derin bir akılla ve bilgece bir sabırla barışı inşa etme günüdür.
Bu belki zaman alacak ama sabredersek ve birbirimize şans tanırsak başarabiliriz pekala.
Söylemek bile gereksiz:
Sahada başka ülkelerin istihbarat elemanları cirit atıyor.
Türlü kılıklarla ve maskelerle aramızda dolanıyorlar.
Fitne için boş durmuyorlar hiç.
“Savaş olsun, süreç bozulsun!” diye türlü oyunlar kuran o uğursuz güç odaklarının oyununu bozmak için birbirimizin üstüne öfkeyle yürümekten vazgeçmemiz lazım evvela.
Geçmişten gelen önyargılarımızın ve güvensizliklerimizin bizi daha büyük bir yanlışa sürüklemesine izin vermeyecek bir bilgeliği, bir sabrı, bir sağduyuyu kuşanmalıyız evvela.
Birlikte olmayı başarırsak oyunu bozarız.
Birbirimize düşersek oyuna geliriz.
Bu oyunun galibi biz olmayız, o pusuda bekleyenler olur.
Şimdi karar vaktidir.
Ya bir ve birlikte ortak bir geleceğe yürüyeceğiz ya da bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin oyununa gelerek ortak geleceğimizi karartacak kanlı bir senaryonun tarafı olacağız, birbirimizle vuruşup birbirimize kaybettirenlerden olacağız!
Kaybedenlerden olmamak için düşünmek vaktidir.
Bu tarihi fırsatı kim heba ederse ağır bir vebalin altına girer.
İnanıyorum ki sürecin başarıyla hitamını yegane amaç edinmiş cesur lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile MHP’nin bilge lideri Devlet Bahçeli masanın devrilmesine izin vermeyeceklerdir.
Bilge Lider Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan, Öcalan’ın çağrısıyla ete kemiğe bürünen ve çözüm süreçlerinin öncüsü/lideri olan Cumhurbaşkanımızın iradesiyle devlet projesine dönüşen bu sürecin Suriye sahasında bozulması için çaba sarfedenlerin oyununun bu kez berhava olacağına inanıyorum.
Geçmişteki çözüm sürecimiz Suriye üzerinden bozulmuştu.
Bu seferki sürecin Suriye üzerinden bozulmasına müsaade edilmemelidir.
İç çatışmalar kontrolden çıkmadan umarım gereken yapılır.
Barış üzre olalım.