Güncel

Mehmet Metiner: "Küçük adımlarla başlar tüm kutlu yürüyüşler…"


Güven arttırıcı küçük adımlar, asıl ihtiyaç duyulan büyük adımların atılmasının önünü açar.

Güven iklimi oluştuğunda her şey adım adım kendiliğinden mümkün hale gelir zaten.

O yüzden güven iklimini zehirleyecek ve güvensizlikleri derinleştirecek sözlerden ve taleplerden kaçınmak, sürecin başarısı açısından ziyadesiyle önemlidir.

Öncelikli meselemiz, silahların ebediyen gömülmesini sağlamak olmalıdır.

Ülkemiz ve hepimiz için gerekli olan demokrasiyi inşa etmek, geçmişte yaşanan tüm acıların bir daha yaşanmayacağı bir Türkiye oluşturmak, öncelikli meselemiz çözülüp güven iklimi oluştuğunda çok daha kolay olacaktır.

Silahların gömülmesi ne kadar gerekliyse kelimenin tam anlamıyla demokratik bir Türkiye’nin inşası da o kadar gereklidir.

İkincisi olmadığında birincisi tek başına kalıcı çözüm getirmez.

İkincisinin gerçekleştirileceğine dair vaat inandırıcı bir zemine oturduğunda silah seçeneği tamamen devreden çıkar ve artık hiç kimsenin silahı sorun çözme yöntemi olarak aklının ucundan dahi geçirmediği bir demokratik bir güven iklimi yerleşik hale gelir.

41 yıllık kanlı bir sorunun sadece silah bırakmayla çözümlenmeyeceğini, asıl kalıcı çözümün ülkemiz ve hepimiz için gerekli olan kapsayıcı ve kuşatıcı bir demokratikleşme hamlesiyle gerçekleşeceğini bilmemiz gerek.

Bu süreçte öncelik-sonralık meselesini birbirine karıştırmak ne kadar yanlış ise silah bırakmanın sanki şartları varmış algısı oluşturacak söylemlerde bulunmak da bir o kadar yanlıştır.

Bir diğer büyük yanlışlık ise, eski Türkiye’nin zihniyle, özellikle de güvenlikçi aklıyla sorunun çözülebileceğine inanmaktır.

Silahla bir şey elde etmenin veya silahla sorun çözmenin mümkün olmadığı fikri şayet onca acı yaşanmışlıklardan sonra umarım anlaşılmış olsun.

Birlikte yeni bir tarih yazalım.

Malazgirt ruhuyla.

Türk Alparslan’ın ruhu ile Kürt Selahaddin’in ruhu birdir. Akidesi ve kıblesi birdir. İdealleri ve amaçları birdir.

Alparslan’ın ordusunda nasıl ki Kürtler bar idiyse Selahaddin’in ordusunda da Türkler vardı.

Tarihi bugüne getiremeyiz.

Ama aynı iman ve ruhla birlikte yeni bir tarih yazabiliriz.

Hasar gören güveni onarmak için evvela acılarımızı ortaklaştırmaya ihtiyacımız var. Acılarımız üzerinden birbirimizle hesaplaşmak yerine birbirimizle helalleşmeye ihtiyacımız var. Birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var. Birbirimizi önyargısızca ve merhamet nazarıyla dinlemeye ihtiyacımız var. Asırlık kardeşliğimizi ebedi kardeşliğe dönüştürecek bir pratiğe ihtiyacımız var.

Bunun için güzel sözlere ihtiyacımız var bizim.

Husumeti değil muhabbeti çoğaltan sözlere…

O sözlerle başlayalım…

O sözler çözüme giden yolları açacaktır bize inanın…

Küçük adımlarla başlar tüm kutlu yürüyüşler…

Güven arttırıcı her söz ve her adım beraberinde kalıcı çözümü getirecek o kutsal yolu açacaktır bize.

Örseleyici, dışlayıcı, suçlayıcı, onur kırıcı, küçültücü, tehdit edici ve yaralayıcı her söz bilesiniz ki çözüm için gerekli olan güven ikliminin oluşmasını temelden engeller.

O yüzden güven arttırıcı sözlerin ve adımların asıl kalıcı çözüme giden yolun açıcısı olduğunu unutmadan yol yürümek gerek.