Güncel

Zeki Canşi’nin Kaleminden… CHP’deki fay hatları!

CHP, köklü bir siyasi mirasa sahip olmakla birlikte Genel Başkanları süreç içerisinde hep tartışılır hale gelmiştir.

Atatürk hariç, ondan bu yana genel başkanları bir türlü lider olamamıştır. İnönü'nün liderliği de Ecevit'le yerle yeksan olmuştur.

 

Hakkını yememek lazım, Sayın Ecevit'in liderliği "Karaoğlan" efsanesiyle bir müddet tartışılmazlığını sürdürmüştür. Ondan sonraki süreçlerde onun liderliğinde de kırılmalar meydana gelmiştir.

 

Sayın Deniz Baykal da karizmatik liderliğini kaset kumpasına kadar sürdürdü. Arada bir Sayın Mustafa Sarıgül'ün vibrasyonlarına maruz kalsa da karizmasını o malum olaya kadar idame ettirmeyi başarabildi.

 

Malumunuz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da, kasetzede Sayın Baykal'ın bir ürünü olarak siyasi arenada hesap uzmanlığı sayesinde uzun yıllar koltuğunu koruyabildi. Ama hiç rahat olamadı. Sürekli kurultaylarla hep koltuğu sallanır hale geldi.

 

Peki şimdi nasıl?

 

Şimdi de, nasıl olduysa hiç beklenmedik bir şekilde Sayın Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturdu. Oturdu oturmasına kendi teşkilatı içindeki fay hatlarıyla başı dertten bir türlü kurtulmadı. Özel'in, Hatta bazı çevreler, Sayın Özgür Özel’in Sayın Ekrem İmamoğlu'na karşı Kemal beyin bir siyasi atraksiyonu olduğu yorumlarını bile yaptılar.

 

Şimdi durum ne?

 

Şu anda CHP içinde görünen iki önemli aktif fay hattı var ve bu hatlar her dem tetiklenerek aktif hale getirilebilir.

 

Peki, bu iki aktif fay hatları neler?

 

* Sayın Kemal Kılıçdaroğlu fay hattı.

 

*Sayın Ekrem İmamoğlu fay hattı.

 

Sayın Mansur Yavaş ve diğer görünmeyen sinsi fay hatlarından çok bahsetmeyeceğim.

 

Sayın Özgür Özel'in 31 Mart seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmesi ve karşılıklı sıcak mesajların verilmesi Kemal beyi fena halde kızdırmış olmalı ki, "Sarayla müzakere edilmez; mücadele edilir" demekle CHP'nin içine bir tefrika ateşini attı.

 

Bu da gösteriyor ki, Kemal bey hesabı kapatmamış, 80'e dayanan yaşına rağmen içinde yanan siyasi arzu ve istek ateşinin sönmediğini gösteriyor.

 

Kemal Bey'in bu maksatla Ankara'da büro açması, çeşitli temaslarda bulunması, kabulleri vs. yeni bir hamlenin içinde olduğunun ipuçlarını veriyor.

 

Evet, Kemal Bey bu konuda yine hesap uzmanlığını konuşturadursun, gelelim bir tsunami gibi hareket eden, bir türlü genel başkan olamayan ve cumhurbaşkanlığı için yanıp tutuşan, tüm hesaplarını bunun üzerine bina eden ve dışarıdan da ciddi destek bulan Sayın Ekrem İmamoğlu'na.

 

Bana göre şu an CHP'nin içinde ciddi kırılmalara sebebiyet veren ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan en çarpıcı olan Sayın Ekrem İmamoğlu'dur.

 

Sayın Özgür Özel de bunun farkında olduğundan Ekrem Beyi başkanı olduğu İstanbul’a hizmet etmesini parti teşkilatının işlerine burnunu sokmaması için ciddi efor sarf ediyor. Tabi, haklı olarak.

 

Lakin her geçen gün Ekrem bey cumhurbaşkanlığı rüyalarını görüyor ve taşlarını ona göre döşüyor. Döşüyor ama bir engel var. O da Sayın Özgür Özel engeli.

 

Sayın İmamoğlu, Kemal Beyi "ham" ettim, sıra Özgür Bey'de diyor. O da biliyor ki, adaylığın yolu genel başkanlıktan geçiyor. Şu an onu gergef gibi işliyor.

 

Belli ki, Yasin'den üç satır okutulan Ekrem beyi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kesmiyor. Cumhurbaşkanı olması için belki Yasin'in tamamının öğretilip okutulması gerekecek!

 

Özgür bey de, bu iki fay hattının aktifleşerek hasar meydana getirmemesi için siyasette yumuşak söylem ve eylemin içinde olmayı bir yol haritası olarak benimsemiş.

 

AK Parti ve Cumhurbaşkanı ile olan dirsek teması, hem AK Parti'de ve hem de CHP'nin makul çoğunluğunda memnuniyet sağlamıştır. İşte bu memnuniyet de, hesabı olan bu ikiliyi endişelendiriyor.

 

Ez cümle fırtına CHP içinde kopuyor ve Sayın Mansur Yavaş da bu kavgadan "Ben çıkabilir miyim?" diyerek pusuda sinsice bekliyor. Onun stratejisi de ayrı.

Çok bahsetmeyeceğim demiştim ama bir cümle ile de olsa, bahsetmiş oldum.

 

Peki, Sayın Erdoğan-Özel görüşmesinin Ak Parti cenahındaki yansımaları nasıl?

 

Hemen şunu ifade edeyim. En rahat olanı cumhurbaşkanı ve partisi AK Parti'dir. Çünkü hiç bir Ak Parti'li Sayın Erdoğan’ın icraatlarına muhalefet etmesi, hele kazan kaldırması mümkün değildir.

 

Hemen hemen tüm AK Partililer, Sayın Erdoğan'ın her girişimini kerhen de olsa istisnasız peşin olarak kabul etmiştir.

 

Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın her girişimi her halükârda hüsn-ü kabul ile karşılanmaktadır. O da Sayın Erdoğan'ın elini güçlendiriyor.

 

İşte, Sayın Özgür Özel ve CHP için bunu söylemek mümkün değil. "Efendim CHP'de demokrasi var, hür irade var, falan-filan" bunların hiç birisinin kıymeti harbiyesi yoktur. Yaşananlar tamamen disiplinsizlikten ve genel başkana olan güvensizlikten kaynaklanıyor.

 

Sayın Özgür Özel'e acizane önerim, Sayın Cumhurbaşkanı ile olan diyaloğunu kesmemesi, partiler arası tavan ve taban ünsiyetini sürdürmesidir.

 

Bu, hem ülke menfaatinedir ve hem de Sayın Özel'in özgürleşmesine yardımcı olacaktır. Yoksa, kendisine rahat vermeyecekler gibi gözüküyor.

 

Sayın Özel'in, koltuğunu tahkim kılması için sığınacağı tek liman Sayın Erdoğan limanıdır. Yoksa CHP'nin içindeki tsunami Sayın Özel’i yutacaktır.

 

Tabi, bu yakınlaşma sebebiyle rahatsızlık duyan Sayın Bahçeli'yi de tarafeynin ikna etmesi gerekir. O da ayrı bir konu tabi.

 

Bakalım neler yaşanacak, hepimiz göreceğiz.