Suriye iç savaşında sahada her düzeyde çok etkin konumlarda bulunmuş bir Türkmen kardeşimin bir analizi bu.

Sabah benimle paylaşınca ben de ismini vermemek koşuluyla sizlerle paylaşma iznini aldım kendisinden.

Trabzon'da Ağrılı gençler arasında kavga
Trabzon'da Ağrılı gençler arasında kavga
İçeriği Görüntüle

Görüşlerine çok değer verdiğim değerli Türkmen kardeşimin bu analizini sahici çözüm arayanlar için önemli bir perspektif sunduğuna inandığım için aynen aktarıyorum:

“Benim siyasi yaklaşımıma göre, Suriye’deki temel sorun ne Türkmenlerdir, ne Kürtler ne de Araplar. Asıl problem; toplumsal kimlikleri, belirli partilerin, iktidarların ya da silahlı yapıların eylemleriyle özdeşleştiren tembel ve indirgemeci bir siyasi dildir. Bu dil, halkları değil bireysel ve kurumsal sorumlulukları esas almak yerine, sembolik bir kolektif cezalandırma anlayışını yeniden üretmektedir.

Bu yaklaşım bir devlet fikri doğurmaz, ortak bir vatan bilinci inşa etmez. Aksine, toplumsal çatışmayı farklı kavramlar ve yeni söylemler üzerinden sürekli canlı tutar. Oysa tarihsel olarak çok kimlikli bir yapıya sahip olan Suriye’de hiçbir etnik ya da ulusal bileşenin yok sayılması mümkün değildir.

Siyasi olarak savunduğum temel ilke şudur: Kimlik, meşru bir aidiyet ve hak alanıdır; siyasi suç ise bireylerin ve rejimlerin sorumluluğunda olan bir eylemdir. Bu ikisi arasında net ve tavizsiz bir ayrım yapılmadan, yaşanabilir ve istikrarlı bir Suriye kurulamaz.

Suriye’nin geleceği, bileşenlerini inkâr eden bir anlayışta değil; onların tarihsel derinliğini, toplumsal varlığını ve eşit yurttaşlık hakkını tanıyan kapsayıcı bir siyasi vizyonda mümkündür.”