Güncel

Mehmet Metiner: “İsrail’in sabotaj planı, süreç bozgunculuğu!


İsrail’in son kertede Türkiye’yi güçsüzleştirip sosyal barışını bozmayı hedefleyen oyun planı sır değil.

O yüzden bu oyunu bozacak bir siyasal akla ihtiyaç vardı,

Süreç, bu oyun bozucu bilgelikle başladı.

Sürecin iki ayağı vardı:

Birincisi, PKK’nın feshiyle beraber silahların toprağa gömülmesi.

İkincisi, Türk-Kürt ittifakını sağlayacak demokratikleşme hamleleriyle Türkiye Yüzyılı’nın inşası. “Hepimiz eşitiz Türkiye!” anlayışıyla Büyük Türkiye’nin inşası için birlikte hareket edilmesi. İç cephenin tahkimi nin sağlanması. Eşzamanlı bölgesel ittifakın temini.

Bu sürecin kazananı hepimiz olacaktık.

Kaybedeni ise İsrail ve arkasındaki efendileri olacaktı.

MHP lideri Sn. Bahçeli’nin bilgeliği işte bu basiretinden geliyordu.

Yaklaşan tehlikeyi görmek, başka bir deyişle, dağın ardını görmek bilgeliktir elbet.

Bilgelik cesaretle taçlandırıldığında anlam taşır.

Devlet projesine dönüştürülen bu hamleyi İsrail sadece Suriye sahasında değil Türkiye’nin içine yaptığı hamlelerle de bozmaya çalışıyor.

Yeni Suriye’yi birlikte inşa etmek yerine bir grup üzerinden Suriye’yi inşa etmeye çalışmak, üstelik demokratik çoğulcu temsilden yoksun bir anlayışla bunu yapmak istemek tam da İsrail’in süreci bozmak için arayıp da bulamayacağı bir yönelimdi.

Suriye’de merkezin yanlış dizaynında ısrar, en fenası, merkezde temsiline izin verilmeyenlere koşulsuz bir teslimiyetin dayatılması, zaten iç savaş boyunca derinleşen güvensizlik ortamını daha da işin içinden çıkılmaz hale getirdi.

Bu yanlış yönelim Suriye’de iktidara dahil edilmeyen unsurları dış müdahalelere açık hale getirdi.

İsrail’in aradığı zemin altın tepsi içinde sunuldu.

Oysa devrimden sonra “Hepimiz eşitiz Suriye!” anlayışıyla kuşatıcı bir temsil sistemi merkezde oluşturulmuş olsaydı ve hazırlanacak yeni Anayasa’da Suriye halkını oluşturan her bir unsurun kurucu aktör olarak haklarının güvenceye alınacağı ilan edilseydi iç cephe tahkim edilmiş olurdu.

Suriye’nin birlikte inşa edileceğine dair inandırıcı bir güven iklimi oluşturulmuş olsaydı İsrail’in oyun planı boşa düşerdi.

Şimdi bu derin güvensizlik ortamında bir de SDG ve Suriye Kürtlerine yönelik askeri operasyon gündemleştirilmek isteniyor. Akıl karı değil,

Bu tam da İsrail’in süreci bozmak için kurguladığı oyun planı askında.

Türkiye Şam yönetimiyle beraber bu tuzağın içine çekilecek ve sonrası tam bir felaket.

İçerden süreç karşıtı o eski Türkiye aklına sahip bir lobinin de çözüm diye öne çıkardığı bu seçenek çok şükür kabul görmedi.

Askeri seçeneğin çözüm olmadığı/olmayacağı onca yıllık kanlı tecrübe ile sabit iken Türkiye’ye bu seçeneği tekrar önerenlerin kimin oyun planının figüranları olduğunu artık anlamak gerek.

Türkiye’nin sadece kendi içinde değil bir bütün olarak bölgede Türk-Kürt ittifakını gerçekleştirmesini, Suriye’de de Türk-Kürt-Arap ittifakını adil bir barış ve demokratik bir temsil sistemiyle oluşturmasını kendisi için bir tehdit unsuru olarak gören İsrail’in evvela Suriye’de süreci bozmak, sonrasında Türkiye’nin içine yönelik yeni bozguncu hamlelerle iç barışımızı bozmak için nasıl bir tuzak kurduğunu hala anlamayanların aklına şaşar, iyi niyetinden de kuşku duyarım.

Türkiye’nin gücü, süreci başarıyla taçlandırmasıyla ortaya çıkacaktır asıl.

İsrail’in oyunu süreç başarıyla hitama erdirildiğinde boşa çıkacaktır asıl.

İsrail’in Türkiye’yi SDG üzerine sürerek sürecin bozulmasını sağlamayı amaçlayan oyun planını SDG’yi ve Suriye Kürtlerini Türkiye’nin gücüne dönüştürecek bir siyasal akılla boşa çıkartmak pekala mümkün.

İsrail’in Katar saldırısıyla eşzamanlı Suriye saldırılarının Türkiye’nin süreç üzerinden inşa etmek istediği güçlü Türk-Kürt-Arap ittifak düzeneğini bozmaya yönelik olduğu anlaşılmazsa, İsrail’in kurduğu oyunu bozmak mümkün olmaz.

Geçmişte Suriye üzerinden bozulmak istenen sürecin bu kez tekrar Suriye sahasında bozulmasına izin vermemek gerek.

Unutmayalım:

Asıl oyun kurucu aktör olduğumuzu gösterdiğimizde İsrail’i yenmiş olacağız.