Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta genişletilmiş il başkanları toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Daha çok özeleştiri ihtiva eden ve parti yöneticilerinin dikkatlerini çekme mahiyetindeki konuşması ciddi restorasyonu uhdesinde barındırıyor.
Bu hem önemli, hem de partinin geleceği açısından sevindirici.
Radikal bir ifade olacak belki ama, bütün bunları söylerken zat-i âlilerini bu olumsuz tablodan vareste tutması ve suçu sadece teşkilatlarda araması objektif bir değerlendirme sayılamayacağını da acizane ifade etmeden geçemeyeceğim.
Peki neler söyledi?
Gelin birlikte bakalım.
“Samimi AK Parti neferlerinin emeklerini kibirleri boylarını aşan muhterislere heba edemeyiz. Kaprisli bürokratı ve lobisi ile kimse çıkarları için partimizin emeğini heba edemez. Biz buna göz yummayız. Bu partinin genel başkanı, bir neferi olarak böyle ağır bir vebali biz taşıyamayız!
Yeni isimlerle, yeni değerlerle kadrolarımızı tahkim ederken partimizin emektarlarına vefasızlık göstermeyeceğiz. Bizim AK Parti’den güç devşirecek isimlere değil, AK Parti’ye güç katacak şahsiyetlere ihtiyacımız var.
Bu son seçim olacak kehanetinden, ekonomiyle ilgili piyasaya sürülen tezvirata kadar pek çok algı operasyonuna maruz kaldık. Bunların hepsini boşa çıkardık. 85 milyon olarak sandığın gücünü ortaya koyduk. Demokrasi asla ve asla sıfır toplamlı bir oyun değildir. Demokrasinin kazandığı bir yerde kaybeden olmaz. Sandığın itibarının arttığı bir denklemde galip 85 milyonun tamamıdır. Sivil siyaseti güçlendiren her sonuç Türk demokrasisinin istikbali adına eşsiz bir başarıdır. Sandık sonuçlarından dolayı milleti suçlama gibi yollara tevessül etmedik.
31 Mart seçimlerinde milletimizin takdiri ile Türkiye haritası daha fazla renge boyandı. Daha çok sayıda siyasi parti belediye başkanlığı kazandı. Bu tablo karşısında başkaları gibi, 14 Mayıs gecesi sahnelenen ‘Öndeyiz’ müsamerelerine başvurmadık. Parti olarak hedeflerimizin uzağında kalsak da sonuçları müspet karşıladık. Biz siyaseti “önce milletim”, “önce memleketim” şiarıyla yapıyoruz.
Siyasi atmosferde oluşan yumuşama ikliminde siyasetçilerin mesajları kadar, toplumda siyaset kurumuna yönelik güvenin artmasının da payı vardır. Bu iklimin Türk siyasetinin hakim karakteri haline gelmesini ümit ediyoruz. Yapıcı tavrımızı bugüne kadar muhafaza ettik, Türkiye’yi gerilim hattına mahkum etmek isteyenlerin, başta 1 Mayıs olmak üzere çeşitli oyunlarına gelmedik. Muhalefetteki muhataplarımızın da dirayetli davrandığını görüyor, bundan memnuniyet duyuyoruz.
31 Mart seçim sonuçlarını göz ardı etmiyoruz. Sonuçlara dair kapsamlı iç muhasebemizi yetkili organlarda yapıyoruz, yapacağız. Bugüne kadar MYK ile MKYK ile AK Parti Meclis Grubumuzla, dostlarımızla, kanaat önderlerimizle, yol ve dava arkadaşlarımızla, siyaset bilimcilerle, STK’larla bir araya geldik, görüştük. Bugün il başkanlarımız ve teşkilat kademelerimizin diğer mensupları ile bir aradayız. İnşallah istişare halkamızı genişletmeye devam edeceğiz.
Son MYK toplantımızda kampımızı yakın bir tarihte toplama kararı aldık. Önce milletvekillerimizle, ardından belediye başkanlarımızla bir araya geleceğiz. Eleştirilere kulaklarımızı tıkamadan bu süreci yönetiyoruz. Hata değil, yanlışta ısrar etmek kaybettirir. Siyasetin inişli çıkışlı serencamında esas mesele hep istikamet üzere kalabilmektir. Nereden geldiğinizi unutmazsanız hedeflerinizden de kopmazsınız. Halkla araya mesafe koymanın, duvar örmenin, sokakla, çarşıyla, pazarla, mahalleyle bağı zayıflatmanın bizim siyaset geleneğimizde yeri yoktur. İstişare ve yenilenme sürecimizin sonucunda, AK Parti olarak yolumuza çok daha güçlü bir şekilde devam etmekte kararlıyız.
İhtiyaç duyduğumuzda her zaman milletimizi yanımızda bulduk. Millet bize bakınca kendini gördü, kendi meselelerini gördü. Aynı zamanda sıkıntılarına çözüm üretecek güçlü bir irade gördü. AK Parti milletin partisidir ve ebediyen öyle kalacaktır. Milletle kurduğumuz gönül köprülerini kimse yıkamaz ve yıkamayacaktır. Sadece kampanya döneminde 52 ilimizi ziyaret ettim. Bu ziyaretlerimde şahit olduğum değişmez manzara şuydu. AK Parti’nin gerçekten inanmış, kendini adamış milyonlarca neferi var. Hepsi birer özveri abidesi olan bu kardeşlerimizin hakkını ödeyemeyiz”
Evet, gelinen noktada alternatif sayılabilecek makul bir siyasi parti de yok.
Dolayısıyla, parti içinde maddi-manevi nimet nasıl ki paylaşılıyor, aynı derecede külfeti de paylaşmak sağlıklı neticeyi elde etmeye yardımcı olacaktır.
Umarım halkın umudu AK Parti kibirleri boylarını aşan muhterislere kurban edilmeden yoluna devam eder.
Türkiye’nin buna ihtiyacı var.
Acizane ve fakirane görüşüm budur.