Ağrı

Nihat Aydın’ın Kaleminden... Veda Edemediğimiz Bir Dost/Meslektaş/Abi: Nezir Çelik

Günlerdir içimde bir boşluk, bir eksiklik var. Ne zaman yazmaya kalksam, kelimeler boğazımda düğümleniyor. Nezir abinin vefat haberini aldığım o günden beri içimde tarif edemediğim bir acı büyüyor. Onu anlatmaya çalıştım, yazdım yazdım sildim. Çünkü biliyorum ki, onu anlatmaya kelimeler yetmez. Çünkü o sadece bir gazeteci değil; bir dost, bir abi, bir yol arkadaşıydı.

Nezir Çelik, Doğubayazıt’ın sesi, vicdanı, kalemi olmuştu. Şehrin sokaklarında dolaşır, esnafla, halkla konuşur, onların derdini dinlerdi. Çocukla çocuk olur, yaşlının dizinin dibine otururdu. Herkesin dilini konuşan, her yüreğe dokunan bir adamdı. Kalemiyle konuşur, ama hiçbir zaman kelimelerin arkasına saklanmazdı. Cesurdu, amasız fakatsız yazardı. Gördüğünü çeker, düşündüğünü söylerdi. Onun yazılarını okurken sadece bir habere değil, bir vicdana tanıklık ederdiniz.

Kayıp ona yabancı değildi. 2016 yılında vefat eden ikizi Asım Çelik’in yokluğu, Nezir abinin yüreğinde hiç kapanmayan bir yara olarak kalmıştı. Ne zaman sohbet etsek, ne zaman bir anıya dalsak, Asım’ı anardı. Sessizce bir özlem, gözlerinde derin bir hüzünle anlatırdı. Şimdi ise, bizleri ansızın terk ederek, o çok özlediği kardeşine kavuştu. Kırık bir yüreğin ardından, yılların yükünü taşıyan bir kalp artık dinlenmeye çekildi.

Nezir abiyi, İzmir’e doktor kontrole giderken beklenmedik bir kalp kriziyle kaybettik. Haberi aldığımız o an, hepimizin yüreğine bir bıçak gibi saplandı. İnanmak istemedik. Umutla bir yanlışlık olmasını bekledik. Ama ne yazık ki gerçekti. Tıpkı bütün Doğubayazıt gibi biz de derinden sarsıldık. Çünkü kaybettiğimiz yalnızca usta bir gazeteci değildi; bir ağabeydi, bir meslektaş, yol gösteren bir dost, cesur bir öncüydü.

Gazeteciliğe gönül vermişti. Bu işi bir meslekten öte, bir sorumluluk olarak görürdü. Halk için yazar, halk için sorar, halk için susmazdı. Doğubayazıt’ın en ücra köşesindeki bir sorun, onun gündeminin en tepesinde yer alırdı. Bir yanda belediyeye sorular sorar, diğer yanda çocukların okul yolundaki çamuru konu ederdi. Büyük küçük demeden, her derdi kendine dert edinirdi.

Nezir Çelik’in ardından yazmak, benim için bir mesleki görev değil. Bu satırlar, içten bir veda, ağır bir ayrılığın kalemle ifadesidir. Onunla son kez helalleşmek, onun değerini bir kez daha hatırlatmak istedim. Çünkü her şehir, kendine ait bir sesi, bir vicdanı hak eder. Doğubayazıt, ne yazık ki o sesini, o kalemini, o yol göstericisini kaybetti.

Ruhu şad, mekânı cennet olsun sevgili Nezir abi. Seni unutmayacağız.