Nihat Aydın’ın Kaleminden... Spor Üzerinden Toplumu Ayrıştırmayın

Fenerbahçe, uluslararası arenada ses getirecek büyük bir sponsorluk anlaşmasına imza attı. Chobani firmasıyla hem stadyum isim hakkı hem de Avrupa maçları için forma göğüs sponsorluğu konusunda varılan mutabakat, kulübün mali gücünü artırmak adına son derece stratejik bir adım. Ancak bu adım, spor camiasında olması gerektiği gibi tartışılmak yerine, yine ideolojik fay hatlarında sıkışıp kaldı.

Özellikle bazı çevrelerde Chobani isminin “Kobani” kelimesine olan fonetik benzerliği üzerinden başlatılan tartışmalar, akıl ve mantık süzgecinden geçmeyen tepkilere dönüştü. Bir yoğurt markası üzerinden kimlik siyaseti yürütmek, ülkenin en büyük kulüplerinden birini ve milyonlarca taraftarını kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramaz.

Hamdi Ulukaya, bu ülkenin bağrından çıkmış bir iş insanıdır. Elbette geçmişte kendi kimliğine dair açıklamalar yapmış olabilir; bu onun şahsi görüşüdür. Ancak meseleye sadece oradan bakmak, işin kolaycılığıdır. Bugün dünya çapında milyar dolarlık bir marka kurmuş bir Türk girişimcinin memleketinin en büyük spor kulüplerinden birine yatırım yapması gurur verici bir gelişmedir.

Chobani ile Kobani arasındaki benzerliği büyütmek, Kemal ile Cemal’i karıştırmak kadar mesnetsizdir. Bir isim benzerliği üzerinden böylesine önemli bir anlaşmaya gölge düşürmeye çalışmak, sadece sporu değil, toplumsal barışı da zehirler. Bugün artık sporu sadece sahadaki mücadele olarak göremeyiz; ekonomik ve diplomatik yönleri olan dev bir endüstriyle karşı karşıyayız.

Fenerbahçe’nin bu anlaşmayla hedeflediği şey, Avrupa’da rekabet gücünü artırmak ve ekonomik bağımsızlığını pekiştirmektir. Bu, her Fenerbahçelinin, her sporseverin desteklemesi gereken bir adımdır. Bireysel hassasiyetler, kurumsal aklın önüne geçmemelidir.

Bu ülkenin her vatandaşı gibi, Hamdi Ulukaya da bu toprakların bir evladıdır. Onun markasının Şükrü Saracoğlu gibi tarihi bir stadyumla birlikte anılması, bizi zayıflatmaz; aksine, uluslararası alanda güçlendirir. Fenerbahçe gibi bir çınarın ekonomik olarak ayakta durması, Türk sporunun geleceği açısından hayati önem taşır.

Sonuç olarak diyorum ki: Lütfen toplumu ayrıştırmayın. Bir sponsorluk anlaşmasını bile kutuplaşma malzemesi yapmayalım. Spor birleştirir, ayırmaz. Bugün ihtiyacımız olan şey, kutuplaşma değil; akıl, sağduyu ve birliktir