Nihat Aydın’ın Kaleminden... Metiner-Bahçeli Görüşmesi: Terörsüz Türkiye Umudunu Diri Tutmak

Türkiye’nin uzun yıllardır süregelen en temel meselelerinden biri olan terör, sadece güvenlik boyutuyla değil, aynı zamanda sosyo-politik, kültürel ve psikolojik yönleriyle de ülkenin kaderini şekillendiren bir olgu olagelmiştir.

Bu bağlamda, son günlerde dikkat çeken gelişmelerden biri de Kürt asıllı kimliğinin yanı sıra siyasi, basın ve araştırmacı-yazar yönleri ile de bilinen Mehmet Metiner’in Devlet Bahçeli’yi 4 Kasım 2025 tarihinde Ankara’daki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Merkezi’nde ziyaret etmesidir. Görüşmenin içeriğine dair yapılan açıklamalar, “terörsüz Türkiye” vizyonu etrafında şekillenen umutlu bir siyasi atmosferi işaret ediyor. Bu ziyaret, sadece iki siyasetçi arasında yapılan bir nezaket buluşması olmanın ötesinde, devlet aklının yeniden ortak bir paydada buluştuğu bir döneme girildiğinin sembolü niteliğinde.

Metiner’in yıllardır savunduğu “yerli ve milli siyaset” çizgisi, Bahçeli’nin de aynı istikamette geliştirdiği “devlet bekâsı” merkezli duruşla birleştiğinde ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin terör meselesine bakışında yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Özellikle terörle mücadelede salt askeri yöntemlerin ötesine geçilmesi gerektiği, toplumun bütün katmanlarını içine alan bir milli birlik ruhunun tesis edilmesi gerektiği vurgusu, iki ismin de açıklamalarında örtük biçimde yer buldu. Bu anlamda görüşme, yalnızca mevcut güvenlik politikalarının değerlendirilmesi değil, aynı zamanda “birlikte yaşama iradesi”nin yeniden güçlendirilmesi açısından da kritik bir mesaj taşıyor.

Bahçeli’nin siyasi geleneğinde devletin devamlılığı, ulusal birliğin korunması ve milli kimliğin bütünleştirici gücü temel ilkeler arasında yer alır. Metiner’in son yıllarda özellikle “milletin yeniden barışması” fikri üzerinde durması, bu görüşmenin ruhunu tamamlar nitelikteydi. Her iki ismin de, farklı geçmişlerden gelseler dahi, ortak bir “Türkiye tahayyülü” etrafında buluşması, siyasetin kutuplaşmadan uzak, aklı selim bir zemin üzerinde yeniden üretilebileceğinin işareti olarak değerlendirilebilir. Bu da, siyaset kurumuna duyulan güvenin yeniden tesis edilmesi bakımından önemli bir gelişme olarak görülüyor.

Görüşmenin perde arkasında, Türkiye’nin bölgesel gelişmeler karşısında daha güçlü, daha dayanıklı ve iç barışını sağlamış bir ülke olma hedefi de yatıyor. Ortadoğu’daki kaotik dengeler, terör örgütlerinin değişen biçimleri ve küresel güçlerin bölge üzerindeki hesapları düşünüldüğünde, “terörsüz Türkiye” ideali sadece bir güvenlik projesi değil, aynı zamanda bir medeniyet vizyonu olarak öne çıkıyor.

Metiner ve Bahçeli’nin bu eksende yürüttükleri fikir alışverişi, Türkiye’nin hem içeride hem dışarıda istikrarlı bir duruş sergilemesinin zemini olarak okunabilir. Ziyaretin yapılma yeri olan MHP Genel Merkezi’nde gerçekleşen bu buluşma, sembolik olarak “kurumlar arası iletişim” ve “milli refleks” kavramlarını yeniden hatırlattı.

Ziyaretin 4 Kasım 2025 gününde yapılmış olması, zamanlaması açısından da anlamlıdır: Siyasi gündemin yoğun olduğu, terörle mücadele ve güvenlik politikalarının yine ülkenin öncelikleri arasında yer aldığı bir dönemde gerçekleşmiştir.

Sonuç itibarıyla, Mehmet Metiner’in Bahçeli’yi ziyaret etmesi, basit bir gündem görüşmesi değil, Türkiye’nin geleceğine dair ortak bir temenninin, bir vizyonun paylaşıldığı anlamlı bir buluşmadır. Terörün olmadığı, iç barışın kalıcılaştığı, fikir farklılıklarının düşmanlığa dönüşmediği bir Türkiye hayali, bu görüşmeden yayılan mesajın özünü oluşturmaktadır. Eğer bu diyalog hattı siyasetin ve kamu bürokrasisinin diğer damarlarına da sirayet ederse, Türkiye belki de uzun yıllar sonra yeniden “umut diliyle” konuşmaya başlayabilir. Çünkü bu ülke, artık kavgadan çok, sükûnetin siyasetini hak ediyor.