Nihat Aydın’ın Kaleminden... Bir Reform Hikâyesi: 3 Kasım’dan 2025’e Uzanan Büyük Değişim

Zaman, bazen bir milatla başlar… Türkiye için o milatlardan biri 3 Kasım 2002’dir.
O gün sadece bir seçim sonucu değişmedi, Türkiye’nin kaderi değişti.
Millet, “artık bu ülke kendi ayakları üzerinde duracak” diyerek AK Parti’yi iktidara taşıdı.
Ve o günden bugüne, 23 yıl boyunca, Türkiye bir çağdan diğerine geçti.

O değişimin adı, milletin içinden çıkan bir liderdi: Recep Tayyip Erdoğan.
Bugün ona “Dünya Lideri” diyorsak, bu sadece siyasi bir unvan değil; bir milletin, bir ümmetin gönlündeki yerin tarifidir.
Çünkü Erdoğan, bu ülkenin umudunu ayağa kaldıran adamdır.

Bir zamanlar hastanelerde kuyruk bekleyen, tedavi olamadan hayatını kaybeden insanlarımız vardı.
Bugün Türkiye, sağlıkta reformlarıyla dünyaya örnek gösterilen bir ülkedir.
Şehir hastaneleriyle, aile hekimliği sistemiyle, yerli aşısıyla, pandemiyle mücadelesiyle…
Sağlık artık vatandaşın lütufla değil, hak olarak aldığı bir hizmet haline geldi.

Eğitimde de aynı hikâyeyi yaşadık.
Bir zamanlar kara tahtalarda, yetersiz binalarda okuyan çocuklarımız; bugün akıllı tahtalarla, modern kampüslerde eğitim görüyor.
Her ile üniversite, her öğrenciye fırsat…
Eğitim artık sadece şehirlerin değil, ülkenin tamamının ortak hakkı oldu.

Ulaşımda Türkiye adeta bir devrim yaşadı.
Bir zamanlar İstanbul-Ankara arası 8 saat süren yolculuk, bugün yüksek hızlı trenlerle 4 saate indi.
Köprüler, tüneller, otoyollar, havaalanları…
Erdoğan döneminin sadece beton değil, vizyon eserleri oldu.
Bu yatırımlar, sadece yolları değil, insanların gönüllerini birbirine bağladı.

Ve en önemlisi…
2002’den bu yana Türkiye sadece büyümedi, özgüven kazandı.
Artık IMF kapısında borç isteyen değil, mazlum coğrafyalara el uzatan bir Türkiye var.
Sadece ekonomi değil, dış politikada da kendi iradesini ortaya koyan bir ülke olduk.
“Dünya beşten büyüktür” sözü, sadece bir çıkış değil; bir milletin onurunun haykırışıydı.

Bugün geldiğimiz noktada her şeyin mükemmel olduğunu söylemek kolay değil.
Ama bir gerçeği inkâr etmek de mümkün değil:
Türkiye 2002’den 2025’e bir çağ atladı.
Ulaşımda, eğitimde, sağlıkta, teknolojide, sanayide, diplomaside; ülke bambaşka bir noktaya geldi.
Ve bu başarı, milletle liderin el ele verdiği bir yürüyüşün eseridir.

İşte bu yüzden diyoruz ki:
İrkan Başkanım, o günden bugüne bu davanın içinde yer alan her bir emek, her bir çaba, her bir adım kutsaldır.
AK Parti’nin hikâyesi sadece bir siyasi partinin değil, Türkiye’nin diriliş hikâyesidir.

Bugün geriye dönüp baktığımızda, bir neslin sessizce ama azimle yazdığı bir başarı öyküsü görüyoruz.
O hikâyenin adı: Reform, adalet, kalkınma ve Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Allah bu millete, bir daha o karanlık günleri yaşatmasın.
Bu ülkenin umudu, duası, azmi daim olsun.

Ve sen de daima Allah’a emanet ol, Reis.