Türkiye’nin çatısı sayılan Ağrı Dağı... Adıyla da, cüssesiyle de, tarihiyle de Ağrı ilinin simgesi. Ancak ne acıdır ki, bu simge dağ bile artık Ağrı’nın değil, Iğdır’ın markası gibi lanse ediliyor.
Bir zamanlar "Nuh’un Gemisi" denildiğinde herkesin aklına Ağrı gelirdi. Bugün ise bu kutsal anlatının tabelası bile başka yönlere çevrilmiş durumda. Şırnak, Cudi Dağı ile öne çıkarılmaya çalışılırken, Ağrı sadece seyrediyor.
Peki neden?
Cevabı çok açık: İş bilmezlik.
Liyakatsiz kadroların hiçbir alanda başarı getirmediğini tekrar tekrar tecrübe ettiğimiz hâlde, bu ısrarlı körlük devam ediyor. Siz gidip Diyarbakır’da Milli Eğitim Şube Müdürü olan birini getirip Ağrı'da Kültür Müdürü yaparsanız, sonuç ne olur? Kültürsüzlük.
Ağrı şu anda geriye gidiyor. Her alanda geri vitese takmış bir şehir görüntüsünde.
Bir avuç iyi niyetli bürokrat dışında herkes olan biteni yalnızca izliyor. Ağrı’ya bir şey katma çabası içinde olan neredeyse kimse yok.
Bürokrasideki bu liyakatsizlik, kentin sağlıkta, ekonomide, eğitimde, kültürde neden her zaman 81. sırada olduğunu açıkça gösteriyor. İstatistikler yalan söylemez.
Oysa geçmişte Kültür ve Turizm alanında umut vadeden girişimler de yok değildi.
Eski Vali Süleyman Elban, Ahmed-i Hani Festivalleri ile çığır açtı.
Mehmet Tekinarslan, Balık Gölü Festivalleri ile turizmde umut yarattı.
Dr. Osman Varol, büyük bir çaba sarf etti.
Hikmet Eraslan, Ağrı’ya bir müze kazandırmak için direndi.
Erkan Kösedağ döneminde kültür ve sanat hayat buldu, bugün hâlâ onun bıraktıklarıyla yürünüyor.
Ebu Muhsin Bulut, İshak Paşa Sarayı’nı ayağa kaldırdı.
Prof. Dr. Faruk Kaya, yaptığı çalışmalarla "bürokrasi böyle yapılır" dedi.
Ama ne oldu? Sistem hepsine duvar ördü.
Doğubayazıt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cemal Can, Aşure Günleri’nde Nuh’un Gemisi bölgesinde etkinlikler düzenledi. Ancak ne yazık ki ne devletin bürokratı, ne de Ağrı’nın siyasetçileri o sofrada yer aldı. Katılım olmadıkça, inanç da eksildi.
Daha önceki milletvekillerinden Ekrem Çelebi, İshak Paşa Sarayı’nı turizm gündemine taşımak için “Turizmde İshak Paşa Yılı” kampanyası başlattı.
Cemal Kaya, sarayın restorasyonu için defalarca Ankara yollarını aşındırdı.
Bu insanlar gerçekten çaba gösterdi.
Ve elbette eski Belediye Başkanı Savcı Sayan...
İddialı açıklamalarıyla Ağrı'nın değerlerini sahiplendi. “Trump da, Obama da Ağrılıdır. Çünkü insanlık Nuh’un Gemisi’nden türedi” diyerek, meseleyi mizahla karışık dünyaya anlatmaya çalıştı. Eleştirilebilir ama niyeti tartışılmazdı.
Ama yetmedi.
Bugün Ağrı'da iş bilenlerin yerini suskunlar, çabalamayanlar, sadece koltuğunu düşünenler aldı. Kurumlar çoraklaştı, şehir yalnızlaştı.
Artık şu gerçek açık:
Ağrı'nın kendine gelmesi için liyakatli kadrolara, heyecan duyan siyasilere ve yerel değerlerini sahiplenen güçlü bir iradeye ihtiyacı var.
Aksi halde sadece dağlar değil, tarih de başkalarının hanesine yazılacak.