Mehmet Metiner’in Kaleminden... Sürecin hangi evresindeyiz?


Birinci Evre (1-22 Ekim 2024)

MHP’nin bilge lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te TBMM’nin açılışında DEM Partililerin elini sıkmasıyla süreç başladı.

Sayın Bahçeli’nin 22 Ekim’de TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada İmralı’da bulunan PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’a TBMM’de DEM Parti grubuna gelip örgütüne koşulsuz silah bırakma çağrısında bulunması ile süreç geri dönülemez bir mecraya taşındı.

Cesur lider Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreci sahiplenmesiyle Bahçeli’nin çağrısı bir “devlet projesi”ne dönüştü.

Bu en cesur tarihi hamleyle güzergâh belirlenmiş oldu.

İkinci Evre (27 Şubat-5/7 Mayıs 2025):

Öcalan’ın Bahçeli’nin çağrısına uyarak örgütüne kendini feshederek silahlarını koşulsuz bırakma çağrısında bulunmasıyla süreç, ete kemiğe büründü.

Öcalan’ın bu tarihi çağrısı kendisiyle görüşmeye giden İmralı heyeti tarafından 27 Şubat’ta bir basın toplantısıyla tüm dünyaya duyuruldu.

Öcalan’ın çağrısı üzerine 5-7 Mayıs tarihlerinde toplanan PKK yayınladığı kongre sonuç bildirgesinde “Önder Apo”nun talimatı doğrultusunda kendini feshettiğini ve silah bırakacağını ilan etti.

Şimdi üçüncü evrenin eşiğinde bulunuyoruz.

Bu evre, PKK’nın aldığı kongre kararı doğrultusunda önümüzdeki günlerde Irak Kürdistanı’ndaki bir şehirde temsili bir grupla silahlarını bıraktığını bütün bir dünyanın gözü önünde somutlaştırmasıyla başlayacak. Ve öngörülen takvim çerçevesinde bu süreç yürütülecek.

Pazar günü Öcalan’la İmralı’da görüşmeye giden DEM heyetinden TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan ile DEM Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar’ın Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi, bu silah bırakma evresinin yol haritasını belirlemek açısından önemliydi.

Geri dönüşü gayrı mümkün olmayan süreç emin ve kararlı adımlarla hedefine ulaşacak.

Üçüncü Evre, bir yol temizliğidir.

“Devlet ve toplumla bütünleşme” süreci için bir tür hafriyat çalışmasıdır.

Bu hafriyat işleminin başarıyla ve özenle yapılmasından sonra gelecek yeni inşa süreciyle bu hayırlı proje herkese kazandıracak bir görkemlilikle taçlandırılmış olacaktır.

ÜÇÜNCÜ EVRENİN YOL HARİTASI
Sürecin başarıyla hitama erdirebilmesi için gerekli olan güven ortamının sağlanması ve bu doğrultuda atılacak karşılıklı adımların belirlenmesi, sürece yönelebilecek her türlü sabotaj girişimini bertaraf edebilmek adına olmazsa olmaz bir öneme sahip elbette.

Üçüncü evre bir yanda silahların belirli bir takvim dahilinde teslimini bir yanda da silahlarını bırakıp gelecek olanların topluma kazandırılmasını içeren bir evre olacaktır.

Bunun için gerekli olan yasal altlığın oluşturulması için meclisin işlevsel hale getirilmesi şart.

Meclis’te oluşturulacak komisyonun oluşumu, kapsamı, görev ve yetki alanı gibi konuların tayin ve tespiti bu yüzden ziyadesiyle önemli.

Komisyon şayet süreçle ilgili gereksiz ve zararlı siyasi tartışmaların ve polemiklerin yapıldığı bir zemine dönüşürse Allah muhafaza aylardan beridir büyük bir emek ve fedakarlıkla bu noktaya taşınmış ve artık son evresine gelip dayanmış süreci enfekte etme riskini de kendi ellerimizle gündeme taşımış oluruz.

PKK kendini feshedip silahlarını bırakıyor. Bu tarihi önemdeki olayın sorumluluğuna denk bir duyarlılık göstermek herkesin boynunun borcudur.

Silahlarını bırakacak unsurları devlet ve toplumla bütünleştirme süreçlerinin veya başka deyişle topluma kazandırma süreçlerinin nasıl olması gerektiğini her türlü parti mülahazalarının ötesinde bir memleket meselesi olarak görüp hal yoluna koyacak bir anlayışın herkes tarafından esas alınması şart.

Bu doğrultuda gerekli olan yasal altlığın oluşturulması için cesur adımları atmaktan geri durmayacak bir anlayış esas alınmazsa ülkemize kötülük etmiş oluruz.

Bu tarihi fırsat asla kaçırılmamalıdır.

Bu üçüncü evre, kritik önemdedir. Bu kritik evreyi aştıktan sonra gayrı güçlü bir geleceğe hep birlikte merhaba demiş olacağız.

O yüzden bu kanlı sorunun kalıcı çözümünü mümkün kılacak kararlılığı ve cesareti kuşanmak gerek.

Cesur adımlarla güven iklimi tesis edildiğinde gerisi kendiliğinden gelir.

Unutulmasın ki güven karşılıklı olduğunda sonuç alıcı olur.

AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in daha önce yaptığı bir açıklamada, atılacak her olumlu adımın beraberinde atılacak başka olumlu adımları getireceğine dair yaptığı vurgu, sürecin yol haritasını belirleyen hayati önemde bir sözdür.

Karşılıklı olumlu adımlarla kalıcı çözüm için gerekli olan güven iklimi oluşup kökleştiğinde işte o zaman atılan adımlar nihai amacına ulaşmış olacaktır.

Buna yürekten inanıyorum.

Bu evreyi çok iyi değerlendirmek için karşılıklı diyalog kanallarının güven ekseninde her daim ve koşulda açık tutulması, hiç kuşkusuz büyük bir önem arz edecektir.

Demokratik diyalog ve müzakere sorunun çözümü için yegâne yoldur.

Üçüncü evrenin başarıyla tamamlanmasından sonra asıl süreci taçlandıracak dördüncü evre ise yeni Türkiye’nin bütünüyle demokratik temelde inşa sürecidir.

DÖRDÜNCÜ VE SON EVRE: YENİ BİR ANAYASAYLA TÜRKİYE YÜZYILI’NIN İNŞASI!
Türkiye Yüzyılı’nın inşa evresiyle süreç tamamlanmış olacaktır.

Bunun için gerekli olan demokratik, özgürlükçü ve sivil bir anayasanın yapılmasıdır.

Bu yapım sürecinde milletin tüm kesimlerinin başat aktör olması nirengi bir öneme sahiptir.

Hazırlanacak anayasanın milletin doğrudan onayından geçmesi de farzdır.

Üçüncü evreyi başarıyla tamamladığımızda gayrı önümüzde hiçbir engel kalmayacaktır.

Güvenlik eksenli anlayışlar içeride yerini bütünüyle demokrasi eksenli anlayışa bırakacak ve demokrasiyi hayatın her alanında derinleştirme anlayışı gayrı hiçbir “ama” olmadan ete kemiğe bürünecektir.

Bunu hep birlikte yapacağız.

Hepimize kazandıracak yeni Türkiye’yi ve Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceğiz.

PKK’nın silahlarını bırakmasıyla artık her şeyin çözüldüğü zehabına kapılır, dördüncü evrenin gerekli olmadığına inanır, yolumuza kaldığımız yerden eski anlayışla devam edersek, işte o zaman yandığımızın resmidir.

Bu süreç özünde iki ayaklı bir süreçtir.

Silahların bırakılması ne kadar önemliyse yeni bir Türkiye’nin inşa süreci de bir o kadar önemlidir.

“Terörsüz Türkiye” sadece silahların bırakılması biçiminde anlaşılır, bu projemin asıl hayati önemde olan diğer ayağı tamamlanmazsa, yani yeni bir anayasa temelinde kamilen demokratik ve özgürlükçü bir yeni Türkiye inşa edilmezse, işte o zaman belirsiz bir geleceğe doğru tekrar yolculuğa çıkmış olacağız.

Herkes bilmelidir ki “Terörsüz Türkiye” projesinin finali yeni bir Türkiye ile tamamlandığında Türkiye tarih sahnesine çok daha güçlü bir biçimde tarihteki misyonuna yakışır bir asalet ve kudretle çıkma şansını elde edecektir.

Bu güçlü bir Türk-Kürt ittifakıyla başlayıp Türk-Kürt-Arap ittifakına dönüşecek çok daha güçlü bir siyasi kudretin Türkiye öncülüğünde tarih sahnesine çıkmasını sağlayacaktır.

Türkiye’nin küresel bir güç olmasını sağlayacak bu tarihi sürece emin adımlarla ilerliyoruz.

Bilgelik ve cesaretle bu inşa sürecini de tamamlayarak güçlü bir ittifak sistemiyle Türkiye’mizi herkesin saygı duyup örnek aldığı kudretli bir küresel güce dönüştürmüş olacağız.

Bu tarihi fırsat gayrı elimizde bizim.

Umarım ve dilerim bilgeliğimizi cesaretle taçlandıracak adımları atmaktan geri durmayız.

Umudu kıracak veya süreci enfekte edecek telkinler kimden geliyorsa bileceğiz ki onlar kandan ve sorundan beslenenlerdir.

Bu sürece Türkler veya Türklük adına karşı çıkanlar bileceğiz ki Türklere ve Türklüğe, Kürtler veya Kürtlük adına karşı çıkanlar da Kürtlere ve Kürtlüğe zarar veren kimselerdir.

Birlikte başaracağız.

Birlikte kazanacağız.

Kaybedenimiz olmayacak.

Hep birlikte kazanacağız.

Birbirimizi hem bir daha kaybetmemek üzere kazanacağız hem birbirimize kazandıracağız.

Kazanan hep birlikte biz olacağız.

Kazanan Türkiye olacak.

Farklılıklarımızla birlikte yeni bir Türkiye olacağız.