DOLAR 32,5706 0.01%
EURO 34,9835 0.26%
ALTIN 2.424,300,06
BITCOIN 2093105-3,30%
Ağrı
21°

AZ BULUTLU

04:27

İMSAK'A KALAN SÜRE

Mehmet Metiner: “Türkiye Yüzyılı’nda Kürtler: Demokrasi ve birlik için inşa süreci…”

Mehmet Metiner: “Türkiye Yüzyılı’nda Kürtler: Demokrasi ve birlik için inşa süreci…”

ABONE OL
12:28 | 03 Ocak 2023 12:28
Mehmet Metiner: “Türkiye Yüzyılı’nda Kürtler: Demokrasi ve birlik için inşa süreci…”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Demokrasi ve Birlik Derneği’nin Genel Başkanı Mehmet Metiner bugünkü köşe yazısında, DEMBİR DER’in kuruluşuyla kat edilen yollara değindi.

Genel Başkan Metiner’in yazısında, “Hayırlı bir işe soyunduk bir yıl önce. Bu topraklarda kadim birliktelik duygusunu güçlü bir biçimde yeniden göğertmek için.

Başlarken bir avuçtuk. Günbegün çoğaldık. Çoğalıyoruz. Sesimiz, bin yılların o kutsal öğretisine yaslanıyordu. Bin yılların misyonunu omuzlamak inanmışlıkla beraber cesaret isterdi.

Her mücadele bir avuç insanla başlar. Bir tohum gibi düşer toprağın bağrına. Sonra göğerir. O tohum görkemli bir ağaca dönüşür. O yüzden sabır gerekir.

Beklemesini bilenler kazanır. Sabretmesini bilenler zafere erişir. Kutsal öğretimizde bu yüzden sabır övülür. Zaferin, sabrın içinde saklı olduğu söylenir.

Her mücadelenin temelinde inanç vardır. İnancın olmadığı yerde mücadele olmaz. İnanmışlık ve adanmışlık, mücadelenin olmazsa olmazıdır.

***

Mücadelede iki unsur nirengi öneme sahiptir: İnanç ve cesaret. İnancı ve cesareti olan yol alır. Sabır, inancın içinde saklıdır.

Adanmışlık da. Sayısal azlıkları çokluğa dönüştüren budur. Bir avuçla başlarsınız, zamanla çoğalır ve çoğunluğa dönüşürsünüz.

Azlık, umutsuzluk nedeni değildir; tersine yeni bir umudun taşıyıcısıdır. Başka bir deyişle, azlıktır asıl yeni bir umudu tetikleyen. Tabii inanmışlık varsa. O yüzden her şeyin başıdır iman. İman varsa imkân da vardır.

Çoğunluk her zaman övünç vesilesi değildir.

Çokluk, kaçınılmazdır. Zira güçle beraber sayısal çokluk kaçınılmaz hale gelir.

Çoklukla birlikte inanmışlık ve adanmışlık duygusu yerini başka arayışlara bırakır. Asıl nüvede saklı o inanmışlık yitip gittiğinde, işte o vakit, bozulma ve başkalaşım hâli doğar.

Aslolan, çoğalırken asıl amacı unutmamaktır.

Çoklukla övünmemeyi, azlıkla yerinmemeyi öğütleyen o bilgeliğe sığınmak gerek. Ve dahi unutmamak gerek: Kemiyeti keyfiyete tercih edenler, kendi sonlarını hazırlarlar.

***

Bir avuç insanla bir yıl önce başlattığımız mücadele, bizimle başlayan bir mücadele değildi elbette. Bizimle kaim bir mücadele de değil. Biz kadim bir öğretiden güç olan bin yılların mücadelesine sadece omuz vermek istedik. Bizi bir arada tutan o güçlü sese ses verelim istedik. Birbirimize nefes olalım istedik.

Bu kadim topraklarda baskılanmak istenen o sesin, o nefesin gönüllü neferleri olmak istedik.

Ferdi mücadelelerin elbette anlamı var.

Lakin sesi en gür çıkanlar, hep gücü merkezileştirmeyi başaranlardır.

Merkezileşmeyen hiç bir gücün kendisinden beklenen etkiyi sağlayamadığı bilinen bir olgudur. O yüzden gücümüzü merkezileştirmek istedik ki sesimiz sesinizle buluşsun, seslerimizle birlikte birbirimizin nefesi de tekleşsin.

Bizim adımıza başkaları konuşmasın, biz birbirimiz adına konuşalım ki farklılıklarımızla anlamlı bir bütün oluşturalım istedik.

Farklılıklarımızdan düşmanlık üretmek isteyen anlayışlara da, farklılıklarımızı düşman gibi gören anlayışlara da birlikte geçit vermeyelim ki Türkiye’mizi yeni yüzyılın en güçlü ülkesi kılalım istedik.

***

Farklılıkların kabulüne dayalı “Biz” aidiyeti, biz birbirimize aidiz inancı, bilesiniz ki bizi en güçlü kılan öğretimizdir.

Türkiye bizim ülkemizdir. Biz, farklılıklarımızdan oluşan bütünün adıyız.

Irkımız, dilimiz, mezhebimiz farklı bile olsa biz birlikte Türkiye’yiz. O yüzden bizi oluşturan her ırkı, her rengi, her dili, her mezhebi kendimizden biliriz. Aynı değerde ve önemde görürüz. Gayrı görenleri de kendimizden bilmeyiz.

Biliriz ki aynı dağın yeliyiz biz. Biliriz ki, aynı bağın gülüyüz biz. Biliriz ki aynı tarağın dişleriyiz biz. Biz birbirimizin kardeşiyiz, eşitiyiz, dengiyiz. Kim ki bunu böyle bilmez ve kabul etmezse, onları da kendimizden bilmeyiz biz.

Türk de biziz, Kürt de, Arap da biziz. Bu topraklarda yaşayan herkesiz biz.

Türkçe de bizim, Kürtçe de bizim, Arapça da bizim, sair diller de… Türkçemizi sadece Türklerin dili olarak görmeyiz biz. Sadece resmiyetin dili olarak da görmeyiz biz.

Türkçemizi bu ülkede yaşayan herkesi/hepimizi ortaklaştıran dilimiz olarak görürüz biz. Kürtçeyi de Arapçayı da, diğer dilleri de Türk kardeşlerimiz kendi dilleri olarak görürler diye biliriz biz.

Türkçemizi nasıl öğreniyorsak Kürtçemizi de Arapçamızı da öylece öğrenmeliyiz.

Devletimiz bu toprakların bütün kardeş dillerini de öylece öğretmeli ki dillerimiz yaşasın ve dillerimiz birbirimizi yaşatsın.

Birbirimizin dilini bilmemizin sağlayacağı güçlü bağı yeniden yeşertmenin vaktidir diyoruz.

Dil, gönül anlamına da gelir. Dillerimiz gönüllerimizi bütünleştirir bilesiniz.

Birbirimizin dilini bilirsek, gönüllerimiz birleşir, birbirine vatan olur. O yüzden gönül beraberliği için şart olan dillerin öğrenimine ve öğretimine ivedilikle devletimizin el atması gerek diyoruz.

Türkiye Yüzyılı’nı bu güçlü inanç ve anlayış zemininde birlikte oluşturalım diyoruz.

***

O bir avuç insanın bu anlayış temelinde kurduğu Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR-DER) bu yüzden anlamlı bir oluşum. Her birimizin şahsından bağımsız olarak söylüyorum: Bu oluşumun kendisi tarihsel önemdedir. Devletimizin bekası ve milletimizin birliği adına çok önemlidir. Bu inanç temelinde ortaya çıkacak Kürt temsili, her türlü siyasal ve etnik bölücülüğün panzehiri olduğu gibi Türkiye Yüzyılı’nın da güçlü çimentosu olacaktır.

Dem, birlikte derlenme zamanıdır.

Kuşkusuz terörün zihinleri ve bedenleri rehin aldığı ve dahi çoklarının yüreğine korku saldığı bir zaman diliminde bu mücadeleye soyunmak elbette kolay değildir biliriz.

Zor zamanlarda zoru başarmaya çalışanların önüne çıkan o kıskançlık ve görmezlikten gelme sorunu, ne yazık ki ademoğluna özgü kadim ve bir o kadar da üzücü bir illet. Düşmanın güllelerinden ne şekvamız olur bizim ne de korkumuz.

Dostların gülü incitmesin bizi yeter ki.

Biz kimseye yük olmaya değil, yük almaya gelenlerdeniz. Baş olmaya değil, baş koymaya gelenlerdeniz.

O yüzden buradan gönül rahatlığıyla ilan ediyorum: Kim daha iyisini yapmaya talipse arkasından nefer olarak yürümezsek namert olalım. Herkes bilsin ki ne şahsi beklentimiz ne de kurumsal taassubumuz var bizim. Bu anlayış temelinde varız diyen herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Kapımız da gönlümüz de herkese açıktır. Başımıza geçecek olanların arkasından yürümekten de onur duyarız. Yeter ki bu inanç ve güç birliği sağlansın. O nedenle diyoruz ki gelin hep birlikte inşa edelim Türkiye Yüzyılı’nı.

Türk-Kürt kardeşlerimizle birlikte bu amaçla kurduğumuz Demokrasi ve Birlik Derneği ( DEMBİR-DER), Türkiye Kürtlerinin sesi olalım diye kurulmuş bir dernek olsa bile, bilesiniz ki, bir Kürt derneği değildir. Sadece Kürtlerden müteşekkil bir dernek de değildir.

Türk, Kürt, Arap vs. kardeşlerimizin bir arada olduğu bir dernektir. DEMBİR-DER, derneklerden bir dernek olsun, bizim de bir derneğimiz olsun diye kurulmuş bir dernek değildir. Herkesin kendi farklılığını koruyarak birlik içinde kendini özgürce geliştirebildiği demokratik bir cumhuriyetin inşa sürecine anlamlı katkı sağlamak için kurulmuş bir dernektir. Dernekten öte bir misyon hareketidir.

Herkes bilsin ki bizler, dernek olarak Erdoğan liderliğini çok önemsiyor ve destekliyoruz. Zira Erdoğan, varlığı ve kimliği inkar edilen Kürtlerin varlığını ve kimliğini devlet katında kabul eden, Kürtlerin dili ve kültürü üzerindeki yasakları resmen ortadan kaldıran, Kürtlere yönelik asimilasyon ve baskı politikalarını sonlandıran biri olduğu için Erdoğan liderliğini biz Kürtler adına olmaz olmaz önemde görüyoruz.

Biz Kürtler için hayati önem taşıyan Erdoğan liderliğini kuru particilik ve siyasi tarafgirlik anlayışının çok üstünde görüyoruz.

Türkiye’nin her yerinde başlattığımız TÜRKİYE YÜZYILINDA KÜRTLER konulu panellerimizin amacı, işte bu anlayışı yerleştirmek içindir.

Bir yıl içinde sadece kendi imkânlarımızla çok mesafeler kat ettik. Kürtlerin siyasi kıblesini değiştirmek isteyenlerin korkulu rüyası, evvela gri alana çekilip yanlış mecralara sürüklenmek istenen Kürtlerin de umudu olduk. İnançlı ve kararlı duruşumuzla makul Kürtlerimizin tercihi olduk.

Türk kardeşlerimizin “İşte Kürt anlayışı ve temsili böyle olmalı!” dediği bir noktada olmayı nasıl başardıysak, çoğunluktaki makul Kürtlerimizin de “İşte Kürtlerin hak ve hukuku böyle savunulmalı ve Kürtler adına böyle konuşulmalı” dediği bir hattın inşasını başardık.

Bize bu başarıyı sağlayan Rabbimize sonsuz hamdediyoruz.

* * *

Niçin mi Kürtler? Biz Kürtler üzerinden oynanmak istenen oyunu bozmak için.

Biz Kürtlerin bölen değil birleştiren olduğunu göstermek için.

Türkiye Yüzyılı’nı bu anlayış temelinde birlikte inşa etmek için yeni bir Kürt temsilinin olmazsa olmaz önemde olduğuna inandığımız için.

Biz Kürtlerin hem oyun bozan hem oyun kuran güçlü ve belirleyici bir aktör olduğunu göstermek için.

Gayrı bir amacımız yok.

Kürtler adına konuşmadan milletimizin makul çoğunluğunun beklediği temsili görünür kılmak mümkün olmaz da onun için YENİ YÜZYILDA KÜRTLER diyoruz.

Sizi bu amaç birliği ekseninde bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz.

Gelin birlikte başaralım diyoruz.

KISA NOT:

14 Ocak’ta Bursa’dayız. 21 Ocak’ta Mardin’de. 28 Ocak’ta Mersin’de. Her ay üç ilimizde olacağız inşallah.” sözleri yer aldı.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.