DOLAR 32,3799 0.19%
EURO 35,0567 -0.13%
ALTIN 2.324,880,25
BITCOIN 2271728-0,60%
Ağrı

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Mehmet Metiner: “İzmir’i bir de böyle okuyun derim…”

Mehmet Metiner: “İzmir’i bir de böyle okuyun derim…”

ABONE OL
13:47 | 13 Eylül 2022 13:47
Mehmet Metiner: “İzmir’i bir de böyle okuyun derim…”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eski AK Parti Milletvekili ve Demokrasi ve Birlik Derneği’nin Genel Başkanı Mehmet Metiner’in köşe yazısının konusunu İzmir oluşturdu.

Genel Başkan Mentiner, “Bütün tarih bilgisi resmi ezberlerden ibaret olan bir kesim var ki ne başka bilgilere açıklar ne de hakikati aramak gibi bir anlayışa sahipler.

Paradoksa bakınız ki, bir o kadar da bilimsellikten söz ederler, dogmatizme karşı eleştirel sorgulamayı salık verirler.

Eleştiriye kalkıştığınız anda veya önlerine ezberleriyle tersleyen hakikatler koyduğunuz zaman da gök kubbeyi başınıza yıkmaya çalışırlar.

Zira hakikat onlar için her Allah’ın günü tekrarlamaktan, sıkılmadıkları şeylerden ibarettir.

Onlar hakikatin temsilcileridirler.

Bu ülkenin sahibidirler.

Geriye kalanların kâffesi ya gafildirler ya hıyanet ve dalalet üzeredirler.

Sorarsanız “kişi kültü”ne karşıdırlar. Hele “kişi tapınmacılığı”na şiddetle karşıdırlar. Türbelere karşıdırlar. Türbe ziyaretlerine karşıdırlar. Ayinlere karşıdırlar. Ölülerden medet ummaya karşıdırlar. Bütün bunları “dinsel gericilik” ve “irtica “ olarak değerlendirip anında mahkûm ederler. Lakin aynısını kendileri yaptığında bunda hiç bir beis görmezler.

Bağnazlığa karşı çıkarlar sözde. Ama özde bağnazlığa rahmet okutturacak bir tutum sergilerler.

Dogmatizme sözde sabah akşam lanet yağdırırlar lakin özde dogmatizmin militanı gibi davranırlar.

Ezberlerine ters bir şey söylediğinizde anında sizi “düşman” ve “hain” ederler.

Dahası ve en fenası kendilerini Cumhuriyet’in banisi ve sahibi olarak gördükleri için size tepeden bakmayı kendilerinde bir hak olarak görürler. Size had bildirmeyi ve sizi gerektiğinde linçe tabi tutmayı Cumhuriyet’i savunmakla eşdeğer görürler.

Cumhuriyet onlarındır çünkü.

Ülkenin beyaz efendileri onlardır çünkü.

ZİHNİYETİNİZİ “DÜŞMAN” BİLİRLER

Siz cumhurun kahir ekseriyetini oluştursanız bile onların gözünde itaatle yükümlü zencilersiniz.

Sandıktan çıkmış olsanız bile siz ülkeyi yönetme hakkına sahip olmayan bir tür müstevliler olarak görülürsünüz.

Üzerinize kinlerini boşaltmakta bir beis görmezler.

Bazı şehirlerde veya mekânlarda olmanız gerektiğine inanmazlar.

Derin nefret kusan bakışlarıyla “Bu gericilerin, bu Cumhuriyet düşmanlarının burada ne işi var, defolup gitsinler!” derler adeta.

Cesaret edebildiklerinde bunu yüzünüze karşı demekten kaçınmazlar.

Hatta daha ileri giderek fiili saldırıda bulunurlar.

Bakışları ve dilleri size karşı düşmancadır.

Bunu hissedersiniz anında.

Sizi asla kendi eşiti veya dengi olarak görmezler.

Size karşı nefretle doludurlar.

Zihniyetinizi “düşman” bilirler.

Kılık-kıyafetinizi ve hayat tarzınızı ilkel-gericilik olarak görürler.

İsterler ki onların bakıcısı-temizlikçisi olasınız.

Bodrum katlarında onlara hizmet eden hademeler-görevliler olasınız.

Onların oturdukları yerde oturmanızdan rahatsızlık duyarlar.

Onların bindikleri araca siz zinhar binmemelisiniz.

Onların temsil ettikleri makamlarda siz olmamalısınız.

Onların yöneticisi olmak mı?

İşte orada duracaksınız.

MESELE ZİHNİYET MESELESİDİR

Demokrasi gereği de olsa, sandıktan çıkmış bile olsanız siz ülkeyi yönetmeye hakkı olmayan zenciler olduğunuzu unutmayacaksınız.

Şayet unutur, demokrasinin size sağladığı konumlara güvenerek onların çizdiği sınırların dışına çıkarsanız, işte o zaman Cumhuriyet düşmanı ilan edilirsiniz.

Demokrasinin gücünü kullanıp diktatörlük rejimi kurmaya yeltenen gericiler olarak damgayı yersiniz alnınızın orta yerine.

Çünkü bir tek onların hükmetme yetkisi vardır.

Yönetmek de hükmetmek de bir tek onların hakkıdır.

Çünkü bu ülke onların, bu Cumhuriyet onların.

Siz ise “saray”la tesmiye olunan gaflet, dalalet ve hıyanet odaklarının ta kendisisiniz.

Osmanlı için o meydanda dediklerine bakmayın siz. Asıl kastettikleri bugünkü sizlersiniz, bizleriz yani.

Boşuna “saray” deyip durmuyorlar.

Nedense Dolmabahçe Sarayı’na hiç laf etmezler ama.

Sözde “tek adam rejimi”ne karşıdırlar, ama gerçekte örnek gösterdikleri ve asla laf kondurmadıkları rejimdir tek adam rejimi.

Onlar için kimin yönettiği önemlidir, nasıl yönettiği değil.

Kendi zihniyetinden biri diktatoryal bir rejim kursa ona laf ettirmezler ama kendi zihniyetlerinden olmayan biri sandıktan cumhurun isteğiyle iktidara taşınmış olsa bile diktatör deyip saydırırlar anında.

Mesele zihniyet meselesidir.

Demokrasi umurlarında bile değildir onların.

Sandıksız rejimi Cumhuriyet ve demokrasi diye baş tacı ederler ama sandıktan çıkan iradeyi gayrimeşru ilan ederler.

SANDIKSIZ DEMOKRASİ DE OLMAZ

“Demokrasi, sandıktan ibaret değildir” diyerek bir de üstte çıkmaya çalışırlar.

Doğru: Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir. Lakin sandıksız demokrasi de olmaz. Sandığın olmadığı rejimlerin adına demokrasi denmez.

Yunan’ın işgalini ve mezalimini eleştireceğine kalkıp Yunan ağzıyla geçmişine küfredersen sen milli mücadelenin ruhuna ve varlık sebebine düşmanlık etmiş olursun.

Osmanlı-saray metaforu üzerinden asıl sandıktan çıkan bugünkü milli iradeyi müstevli Yunanlardan daha tehlikeli gösterirsen demokrasiye ihanet etmiş olursun.

İzmir’i sanki zalim Yunanistan’ın değil de Osmanlının işgalinden kurtarmışız gibi bir anlayışla sahiplenmek, asırlarca bir Osmanlı şehri olan İzmir’den Yunan zulmüne tek laf etmezken Osmanlı’ya sövüp saymak ne Cumhuriyetçiliktir ne de Atatürkçülük.

Unutmasın hiç kimse: İzmir’i acımasız Yunan işgalinden kurtaranlar o tarihte Padişaha, hilafete ve saltanata bağlı olan Osmanlı paşaları ve neferleriydi.

HAZİN BİR ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜ

Medine müdafaasının efsanevi Komutanı, “Çöl kaplanı” olarak nam salan Fahrettin Paşa, İzmir’e ilk Türk bayrağını asan “Kürt Reşo” lakaplı Diyarbakır Erganili Süvari Çavuş Reşat Nazlı ve göğsünden aldığı kurşun yarasına rağmen Hükümet Konağı’na cesaretle girip Yunan bayrağı yerine Türk bayrağını asan Yüzbaşı Şerafettin bu aziz milletin inançlı evlatlarıydılar.

O gün kurtardıkları İzmir’de bugün o kurtarıcıların zihniyetlerinin linçe tabi tutulması, üstelik bunun kurnazca “saray ihaneti” üzerinden yapılması, en fenası da ölümüne vuruştukları Yunan zalimlerine tek laf edilmeden yapılması ne yaman bir tarihsel çelişki ve ne hazin bir zihniyet dönüşümüdür.

“Kürt Reşo”lar ve Yüzbaşı Selahaddinler onların gözünde müstevli Yunan kadar değeri olmayan zencilerdir işte!” dedi.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.