Ağrı İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün Cumhuriyet Caddesi’nde yaptığı denetim, aslında sadece bir gıda operasyonu değil; bu şehirde yıllardır süregelen bir ihmal zincirinin de fotoğrafıdır.
Tarım Müdürlüğü ekipleri, yöresel ürün adı altında satılan 738 adet, toplam 415 kilogram sucukta güvenilir olmayan gıda tespiti yaptı ve halk sağlığı adına bu ürünlere el koydu. Yetkililer, bu ürünlerin insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini, mevzuata aykırı olduğunu ve imha edilmek üzere işlem başlatıldığını açıkladı.
Bu noktada, başta İl Müdürü Mehmet Hüseyinoğlu olmak üzere denetime katılan bütün Tarım Müdürlüğü personelini tebrik etmek gerekiyor.
Çünkü gecikmiş de olsa yapılmış bir denetim, belki de yüzlerce hanede yaşanabilecek sağlık sorunlarının önüne geçti.
Ancak mesele sadece “yakalanan 415 kilo sucuk” değildir.
Asıl mesele, bu ürünlerin o standlara nasıl geldiği, kimlerin hangi izinleri verdiği ve hangi denetim mekanizmasının işlemediğidir.
Bu Stantlara Kim, Hangi Şartla İzin Verdi?
Sormamız gereken en önemli soru şudur:
Bu ürünler oraya nasıl girdi?
Ağrı Belediyesi bu stantlara izin verirken hangi kriterlere baktı?
“İşgaliye parasını ver, gerisine karışmam” anlayışı mı hâkimdi?
Tarım İl Müdürlüğü’nden herhangi bir yazılı görüş istendi mi?
Ürünlerin kaynağı, üretim koşulları, soğuk zincir bilgisi kontrol edildi mi?
Yoksa yıllardır olduğu gibi sırf “yöresel ürün” etiketiyle her şey göz yumularak mı satıldı?
Bugün Tarım İl Müdürlüğü orada denetim yapmasaydı, bu 415 kilogram sucuk kaç eve girmiş olacaktı?
Kaç anne-baba, ucuz diye aldığı bu ürünü çocuğuna yedirecekti?
Kaç aile farkında olmadan sağlığını riske atacaktı?
Bu soruların cevabını bilmiyoruz. Ama bilmemiz gereken bir gerçek var:
Bu şehirde bazı ön izinler, halk sağlığına rağmen gelişigüzel veriliyor.
Fuarlar ve Standlar Denetimsiz Açılamaz
Belediyeler yıl boyunca yüzlerce stant, fuar ve pazar kuruyor.
Ancak bu alanların denetimi çoğu kez “işgaliye” ile sınırlı kalıyor.
Oysa açılış yapılmadan önce Tarım İl Müdürlüğü’nün devreye sokulması,
ürünlerin geriye dönük belgelerinin istenmesi,
numunelerin analiz edilmesi gerekir.
Yapılmadığı zaman ne oluyor?
İşte bugün yaşadığımız gibi:
415 kilogram sağlıksız ürün, yüzlerce haneye girmek üzereyken son anda durduruluyor.
Bu vahim olay, belediyelerin izin süreçlerini gözden geçirmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir.
Tarım İl Müdürlüğü Görevini Yaptı; Peki Ya Diğerleri?
Tarım İl Müdürlüğü’nün denetim refleksi doğru ve yerindedir.
Tekrar tebrik etmek gerekir.
Fakat aynı başarıyı belediyenin izin mekanizmasında göremiyoruz.
Şehrin göbeğinde, Cumhuriyet Caddesi gibi en işlek bölgede
gıda güvenliğinden yoksun ürünlerin satılabilmesi,
bürokraside bir yerlerde zincirin koptuğunu gösteriyor.
Bu yüzden çağrımız nettir:
Belediye yetkilileri, stant izinlerini verirken daha hassas davranmalıdır.
İmza atan her başkan yardımcısı, her zabıta amiri bu sorumluluğun bilincinde olmalıdır.
“Parayı al, gerisine karışma” devri bitmelidir.
Son Söz: Halk Sağlığı Yalnızca Denetimle Korunur
Bugün Tarım İl Müdürlüğü olaya müdahale etmeseydi,
merdiven altı üretim olduğu anlaşılan bu sucuklar
778 haneye dağılmış olacaktı.
Belki zehirlenmeler başlayacaktı,
belki hastaneler dolacaktı,
belki kimsenin günahı olmayan çocuklar etkilenecekti.
Bu yüzden bir kez daha:
Tebrikler Tarım İl Müdürlüğü…
Ve bir uyarı:
Bu şehirde gıda güvenliği “işgaliye parası” ile değil,
denetim ile korunur.